Projeyi bitiremeyen müteahhit fedakar, yıllardır bekleyen arsa sahibi ‘tekrar düşünsün’!

Aynı zamanda Teknik Yapı Holding Yönetim Kurulu Başkanı olan İNDER Başkanı Müteahhit Nazmi Durbakayım, 17 Ağustos'un 20'inci yıl dönümünde özellikle de Fikirtepe'deki arsa sahibi vatandaşları kızdıracak bir açıklamaya imza attı. Durbakayım, müteahhitlerin ekonomik krize rağmen projeleri bitirme gayretinde olduğunu ancak 'kriz nedeniyle fizibilitesi kalmayan projelerdeki arsa sahiplerinin' şapkalarını önlerine alıp bir kez daha düşünmesi gerektiğini söyledi. İşte o açıklama...

Aynı zamanda Teknik Yapı Holding Yönetim Kurulu Başkanı olarak Fikirtepe’de kentsel dönüşüm projeleri hayata geçiren hatta çöken Fikirtepe Müteahhitler Platformu’nun son başkanlığını yapan müteahhit Nazmi Durbakayım, İNDER Başkanı şapkasıyla Fikirtepeli arsa sahiplerinden bazılarının tepkisini çekebilecek bir açıklamaya imza attı.

Müteahhitlerin ‘mevcut ekonomik koşullarda bile’ yaptığı sözleşmelere bağlı kalarak projelerini tamamlama gayreti içinde olduklarını öne süren Durbakayım, ‘kriz nedeniyle fizibilitesi kalmayan projelerdeki arsa sahiplerinin’ şapkalarını önlerine alıp bir kez daha düşünmesi gerektiğine inandıklarını söyledi.

Rant için projeleri kilitleyen arsa sahipleri

Nazmi Durbakayım, uzun süredir ilgilendiği Fikirtepe’nin genel sorunu ‘sözleşmede ada kilitlenmesi’ sorununa da değinerek; aynı yapı adasında birden çok firmaya imza atarak adayı açılmamak üzere kilitleyen arsa sahiplerinin de ‘can güvenliklerini ikinci planda tutarak daha fazla rant ve pay derdine düştüklerini’ ifade etti.

Çuvaldızı müteahhitlere de batırdı

‘Kriz nedeniyle fizibilitesi kalmayan projelerdeki arsa sahipleri’ne ‘bir kez daha düşünün’ diyen Durbakayım, yapı müteahhiti meslektaşlarını da ıskalamadı. İNDER Başkanı, kurumsallaşamamış firmaların kentsel dönüşüm için devletin sunduğu imkanları rant uğruna suiistimal ettiğine vurgu yaptı. İşte Durbakayım’ın 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 20’inci yıl dönümü nedeniyle yaptığı o yazılı açıklama;

‘Depreme Hazırlanmak İçin Herkes Fedakarlık Yapmak Zorunda’

“17 Ağustos 1999 depreminden sonra ülkemizdeki riskli bina stokunun azalması yönünde birçok adım atıldı. İlgili devlet kurumları riskli binaların yenilenmesi için reform çalışmalarından hız kesmedi. Ancak aradan geçen 20 yıl sonunda yüzde yüz başarıya ulaştığımızı söylemek mümkün değil. Maalesef atılan her adımda, çıkarılan her kanun, yönetmelik gibi uygulamada çeşitli engellerle karşılaşıldı.

Deprem riskini ve çarpık yapılaşmayı ortadan kaldırmak için hazırlanan yönetmelik ve yasalar, maalesef hem bireylerin hem de firmaların kişisel çıkarları nedeniyle istenildiği şekilde ve ölçüde kullanılamıyor. ‘Kat Mülkiyeti Kanunu’nun ardına sığınan bireyler ise birkaç metrekare uğruna dönüşüm projelerini kilitleyerek yüzlerce hak sahibini tabut binalarda yaşamaya mahkum edebiliyor. Arsa sahipleri can güvenliklerini ikinci planda tutarak daha fazla rant ve pay derdine düşerken, kurumsallaşamamış firmalar kentsel dönüşüm için devletin sunduğu imkanları rant uğruna suiistimal ediyor.

Diğer taraftan mevcut ekonomik koşullarda bile; yaptığı sözleşmelere bağlı kalarak projelerini tamamlama gayreti içindeki müteahittler her türlü fedakarlığı yaparken, kriz nedeniyle fizibilitesi kalmayan projelerdeki arsa sahiplerinin de şapkalarını önlerine alıp bir kez daha düşünmesi gerektiğine inanıyoruz.

20 -30 yıl önce riskli bina yapan müteahhitler hiçbir vicdani muhasebe yapmadı. Vicdani muhasebe yapmamasından öte kendi yaptıkları binalara çürük raporu alarak tekrar kentsel dönüşüm projelerinde yer alması daha da büyük suç işlediler. Maalesef her iki kesimin de yaptıkları yanına kar kaldı, kalıyor. İnşaat mühendislerinin tekrar değer kazandığı ve güvenli bina yapan Yapı Müteahhitlerinin sayısı giderek artıyor. Ancak bu olumlu gelişmeye rağmen rant uğruna 5-10 yıl önce kendi yaptığı binaya çürük raporu alarak yeniden inşa eden firmaların varlığı da devam ediyor.

Türkiye’deki yaklaşık 1,5 milyon riskli binanın dönüşümü için herkesin fedakarlık yapması gerektiğinin bir kez daha altını çizmek gerekir. Arsa/daire sahipleri değişen ekonomik koşullara göre hazırlanacak sözleşmelerde can güvenliğini ön plana alacak şekilde fedakarlık yapmalı. Yaptığı binalar depremde hasar gören, mevcut yönetmeliklere göre proje yapmayan müteahhitler zaman aşımı olmaksızın adalet karşısında hesap vermeli ve sektörden dışlanmalı.

Devletimiz ise son yıllarda ortaya çıkan ekonomik şartları göz önüne bulunduracak teşviklerle, kentsel dönüşüm için varını yoğunu harcayanlara destek vermeye devam etmelidir.

Deprem gerçeği ile daha hazırlıklı bir şekilde yüzleşmek için tüm ilgili resmi ve özel kurum ve kuruluşlara kanun ve yönetmeliklerde belirtildiği üzere görevler düşmektedir. Ancak tüketicinin de bu konuda artık daha bilinçli davranması gerekmektedir. Örneğin konut almak için seçimini yaparken, satış vaatlerine ve popülaritesine bakmaksızın projeyi kimin geliştirdiğine bakarak satın alması ve aldıktan sonra da projenin orijinal haline sadık kalması da son derece önemli bir husustur.

NAZMİ DURBAKAYIM
İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurulu Başkanı”

Fikirtepe’den İNDER Başkanı’na cevap: Şapkamız bile alındı!