ABD ekonomisi resesyona girdi mi?

Dünyanın en büyük ekonomisi ABD’nin resesyonda olup olmadığı gündemi meşgul etmeye devam ediyor.

Son olarak ekonomi dergisi , ABD ekonomisinin resesyona girip girmediği konusunda bir anket düzenledi.

Morning Consult aracılığıyla yapılan ankette 2 bin kişiye ABD ekonomisinin resesyona girip girmediği sorusu yöneltildi. Anket ilginç sonuçları beraberinde getirdi. Katılımcıların yüzde 38’i ABD ekonomisi resesyona giriyor derken yüzde 36’sı ise ekonominin resesyona yol almadığını belirtti. Geri kalan yüzde 26’lık kesim ise ekonominin hangi yöne gittiği konusunda emin olmadıklarını ifade etti. Yani ankete katılanların yüzde 38’i ABD ekonomisi hakkında kötümser, yüzde 36’sı iyimser ve yüzde 26’sı da kararsız.

Uzmanlar iş ekonomiye geldiğinde ruh durumu, güven ve belirsizliğin çok önemli bir etken olduğu konusunda hemfikir.  Eğer ki insanların hepsi resesyona girildiğini düşünür ve o yönde davranırsa ekonomi eninde sonunda resesyonun pençesine düşer.

Karamsarlık için birçok neden var

Son yıllarda ABD ekonomisinde endişe duyulması gereken birçok konu var. Amerikan borsaları volatilite girdabında. Şirket kârları yatayda. Petrol fiyatları başta Çin olmak üzere küresel ekonomideki  yavaşlama nedeniyle çöküşte. Bankacılık sektöründe dağ gibi büyüyen endişeler yer alıyor. PepsiCo CEO’su Indra Nooyi gibi tepe yöneticileri dünyanın en büyük ekonomisinin gidişatı hakkında kâramsar bir tablo çiziyor.

Öte yandan bazı analistler resesyonun olmayacağı tahmininde bulunuyor. Wall Street ekonomistlerinin yüzde 21’i 2016 yılında ABD’nin resesyona gireceğini belirtti. Bu rakam geçen yıla oranla artsa da halen oldukça düşük. ABD ekonomisi halen güçlü verilere sahip. İlk akla gelen işsizliğin yüzde 5’in altında olması.

ABD ekonomisinin halen güçlü olduğuna inanan iyimser kanatta iki isim öne çıkıyor. J.P. Morgan Chase CEO’su Jamie Dimon ile Moody’s Analytics Baş Ekonomisti Mark Zandi.

‘Herkes risk uzmanı kesildi’

J.P. Morgan Chase tepe yöneticisi Dimon, ” Son günlerde herkes risk uzmanı kesildi. Korku…Korku…Korku…Bu biraz fazla olmaya başladı” diyerek ABD ekonomisine olan güvenini ortaya koyuyor.

Moody’s Baş Ekonomisti Zandi ise , ” Ekonominin sağlıklı olup olmadığını ölçen tek bir barometre varsa o da istihdamdır. İşsizlik artmadıkça bir ekonomi asla resesyona girmez” derken ekonominin resesyona yol almadığının altını çiziyor.

Tim Cook : Her noktada olağanüstü kötü şartlarla karşılaşıyoruz

Kötümser kanatta yorumlarıyla dikkat çeken iki isim ise teknoloji devi Apple CEO’su Tim Cook ve PepsiCo CEO’su Indra Nooyi.

Apple CEO’su Cook, “Neredeyse baktığımız her noktada daha önce hiç görmediğimiz olağanüstü kötü şartlarla kârşılaşıyoruz. Brezilya, Japonya, Rusya ve Euro Bölgesi gibi dünyanın major piyasaları yavaşlayan ekonomik büyümeden çok olumsuz etkileniyor” diye kâramsar tablo çiziyor.

‘Sert rüzgarlar ile volatilitenin böylesi birlikteliğine şahit olmadım’

PepsiCO CEO’su Nooyi ise, ” Onlarca yıllık kariyerim boyunca birçok ekonomiyi etkisi altına alan sert rüzgarlar ile küresel finans piyasalarındaki yüksek volatilitenin böylesine birlikteliğine şahit olmamıştım” diyor.

ABD ekonomisinde dikkat edilmesi gereken 5 ana başlığı biraz yakından ele alalım.

Petrol fiyatlarındaki çöküş

Ekonomistler petrol fiyatlarının düşmeye başlamasının ardından büyümede boğacı oldu. Çünkü ucuz benzin tüketicilerin elinde harcayacakları daha fazla para kalmasını sağlıyor.

70 trilyon dolar buhar oldu

Dünyada günlük 90 milyon, yıllık ise 32,9 milyar varil ham petrol üretiliyor. High Frequency Economics’ten Carl Weinberg müşterilerine gönderdiği notta, “Üretim değerini varil başına 100 dolar düşürdüğünüzde dünya gelirinden 3,3 trilyon doların azalması anlamına geliyor. Bu da başlangıç olarak 70 trilyon dolar demek. Bu çok ama çok büyük bir rakam. “diye yazdı.

Petrol fiyatları geçmişte de düştü. Şimdiki kadar büyük bir şok olmasa da 1986’da da ham petrol varil fiyatları 30 dolardan 15 dolara gerilemişti. Ve ekonomiyi durgunluğa itmemişti. Amerika’da ekonomik aktivitenin çok büyük bir parçası hizmet sektörüne dayanıyor. Düşük seyreden petrol fiyatları Hizmet sektörünün işine yarıyor.

İmalat sektörü resesyonda

Küresel ekonominin yavaşladığının göstergesi sadece enerji piyasaları değil. Çin ekonomisinin soğumaya başlamasıyla emtia fiyatları sert düşerken panikleyen Çinli üreticilerle rekabet edebilmek için ABD’li üreticiler fiyatları düşürmek zorunda kaldı. Ve imalat sanayi tam anlamıyla alaşağı oldu. Şubat ayı ISM verilerine göre  imalat sanayi sektörü art arda 5 aydır daralıyor.

Kredi alımı zorlaşıyor

ABD Merkez Bankası kredi yetkilileri arasında gerçekleştirilen anket sonucuna göre kredi memurlarının yüzde 8’i şirketler için kredi alımı koşullarının sıkılaştırılacağını öngördü. Bu oran finansal krizin yaşandığı 2009’dan bu yana ki en yüksek oran olarak dikkat çekiyor. Kredi alım sürecinin zorlaşması her zaman resesyonu aralamaz. Ancak her resesyon onunla başlar.

Düşük kredi notuna sahip olan firmaların kredi alım maliyetlerinin artması durgunluğu tetikleyebilir.

ABD’de aralık ayında çöp derecesindeki bir firma ile yatırım yapılabilir seviyesindeki şirket arasındaki kredi maliyet farkı yüzde 7’e çıktı. Makasın bu boyutta açılmasının alarm verdiğine dikkat çeken Goldman Sacsh, bu durumun değişmemesi halinde resesyonun kaçınılmaz olacağı uyarısını yapıyor.

Şirket kârları düşüşte

FactSet verilerine göre S&P 500’de yer alan şirketlerin ortalama gelirleri 2015’in son çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre düştü. Wall Street analistlerinin büyük bir çoğunluğu bu olumsuz tablonun bahara kadar süreceğini ve 2016’nın ikinci yarısı itibariyle şirketlerin kârında hafif bir toparlanma yaşanabileceğini öngörüyor. Geçtiğimiz yılın 4’üncü çeyreğinde ABD’li petrol ve doğalgaz şirketlerinin kazançları yaklaşık yüzde 75 oranında geriledi. Eğer enerji şirketleri dışındaki  firmaların gelirleri düşerse ABD ekonomisi için çanlar çalabilir. Bu durum henüz yaşanmadı.

S&P 500 yüzde 13 düştü

Yeni yılın başlangıcından bu yana ABD borsalarının pek tadı yok. Amerikalı hisse yatırımcısının yüzü gülmüyor. S&P 500 temmuzdan şubat ortasına kadar olan süreçte yüzde 13 değer kaybetti. Bu ve  benzeri veriler yatırımcıların ABD ekonomisinin sağlığı ve sağlamlığı hakkında derin endişe duymasına neden oluyor. Piyasalar ekonomik aktivitenin öncü göstergesidir ve resesyonlar pay piyasalarında yaşanan büyük düşüşleri izler. ABD 1900 yılından bu yana S&P 500’ün yüzde 20’den fazla düştüğü sadece iki dönemi resesyona girmeden atlatabildi.

Dünya