Hıncal Uluç: Galata Kulesi ‘İstanbul’un Eyfeli’ olacak!

Sabah Gazetesi Yazarı Hıncal Uluç, restorasyon çalışmasıyla gündeme gelen Galata Kulesi ile ilgili olarak bu ifadeyi kullandı. Uluç, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı, eski Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan'ın kendisine anlattığı projeden çok etkilendiğini belirttiği yazısında, "Bu kuleyi böyle açın, sizin de adınız 528'de inşa ettiren Bizans İmparatoru Anastasius gibi tarihe geçsin" dedi. İşte o yazı...

Sabah Gazetesi Yazarı Hıncal Uluç, hazırlanan projenin tamamlanmasıyla Galata Kulesi’nin İstanbul’un Eyfel’i olacağını öne sürdü. Hıncal Uluç, evinin bahçesinde ağırladığı Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı, eski Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın anlattığı projeyi köşesinden ‘Müthiş… Müthiş’ ünlemesiyle aktardı… İşte o yazı ve Galata Kulesi’ni İstanbul’un Eyfel’i yapacak projenin detayları…

Galata Kulesi “İstanbul’un Eyfeli” olacak!..

“1980 sonunda Erkekçe’yi çıkarmak üzere İstanbul’a taşındığımda, gördüğüm ilk yerlerden biriydi, Galata Kulesi.. Milliyet Magazin ve Hey Dergisi Genel Yayın Müdürü ışıklar içinde yatsın, kuzen Doğan Şener “Çok eğleneceksin” diye alıp götürmüştü.. Harika eğlenmiştik gerçekten.. Ondan sonra defalarca gittim. Kule’nin teras katı bir gece kulübüydü. Dünyanın dört bir yanından gelen turistlerle tıka basa doluydu her defasında.. Piyanist Şantör Ercü, rastgele seçtiği turistlere hangi ülkeden geldiğini soruyor, sonra onun diliyle, onun ülkesinden bir şarkıyı söylüyordu. Her dilden yüzlerce, binlerce şarkılık bir repertuar.

Kırk yıllık dost (Lafın gelişi değil, tam sene sayısı) Erol Kaynar’ı orda tanıdım.

Kule’yi işletiyordu. Masalara dünyanın en güzel meze ve yemeklerini servis ederek..

İşte projesi yapılan yeni Galata Kulesi’nin sekizinci katından, yeni seyir terasından bir temsili görüntü. 360 derece dönen hareketli kamera nereye bakıyorsa, ortadaki yuvarlak ekranda orayı görüyorsunuz. Yani ister pencerelerden çıplak gözle bakın, ister dürbün kamerayı kullanın..
Sonra Erol ayrıldı. Kendi işini kurdu. Kule söndü, unutuldu..

Günde bir kaç turist kuleyi arkasına alıp resim çektirdi, o kadar.. Sonra..

Sonra geçen hafta Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı, eski Beyoğlu Belediye Başkanı, ama Beyoğlu’nu başından beri canı gibi seven, yakın dostum, kardeşim Ahmet Misbah Demircan bahçeme kahve içmeye gelince “Biliyor musun, Hıncal Ağbi, Galata Kulesi için harika bir proje hazırlıyoruz” deyip, anlatmaya başladı..

Öyle harikulade bir projeydi ki, temsili resimlerini göstererek anlattıkları..

Bittiğinde Galata Kulesi, sadece İstanbul’a Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından gelenlerin değil, İstanbul’da yaşayanların da mutlak ve defalarca gidip görecekleri bir yer olacak..

Tıpkı Paris’in Eyfel Kulesi gibi..

*

Galata Kulesi, son 50 yıldır, Büyükşehir Belediyesi tarafından kiraya verilen bir teras restaurant kafe olarak işletiliyordu.

2008 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü için çıkartılan “Kökeni vakıf malı olan tarihi tescilli yapıların Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne iadesi hakkında kanun” çerçevesinde Kule de Vakıflar’a devredildi.

Kültür Bakanlığı, kuleyi müze yapmaya karar verdi.

528 yılında “Şehir gözlem kulesi” olarak inşa edilen kule, bu proje ile bir bakıma asli görevine dönecek ve ziyaretçilerinin şehri gözlemleyeceği ve gördüğü tarihi yapılarının en son teknolojiyle anlatılacağı bir müze olacak. Kule’nin 8 katının herbirinde başka bir yaklaşım var.

Bu yaklaşım, bazen tarihi perspektifte, gravürler üzerinden, bazen maket üzerinden dijital anlatımla bazen de, Mapping sistemiyle gerçekleştirilecek.

Mapping mi ne?.

Biraz karışık ama müthiş teknoloji..

Doğal dokuya uygun film ve animasyonlarla hazırlanan içeriğin, görünen dokuya tam olarak oturtulması işlemi..

Hazırlanan içerik öncelikle mapping yazılımının yüklü olduğu bilgisayarlara gelir, işlemden geçen bu görüntüler dokuya yansıtılır. Bu teknolojiyle, bakılan tüm yüzeyler, ekrana dönüşebilir.
Kule A’dan Z’ye yeniden projelenirken, 18 ve 19’uncu yüzyıl seyyahlarının İstanbul tasvirleri, anlatımın esin kaynağı oldu.

Hazerfen Ahmed Çelebi’ye gönderme unutulmadı, tabii. Müze/ Kule’nin bir katı bu tarihi uçuşa ayrıldı.

Kutsal Ebabil kuşları da tabii..

Projede onlar da var. Kuran’ın Fil Suresi’nde, Kabe’yi yıkmaya filleriyle gelen kafir ordusunu, gagalarında taşıdıkları taşları tepelerine bırakarak dağıttıkları anlatılan kuşlar bunlar. Galata Kulesi, göçmen kuş ebabillerin yolları üzerinde, her mevsim uğradıkları yerlerden..

*

Demircan dostum, “Hummalı bir çalışma içindeyiz. Dışı aynen kalacak, ama içi, çağın en son teknolojileri kullanılarak, çağdaş insan için bir Galata Kulesi Müzesi olacak ve en kısa zamanda ziyaretlere açılacak” dedi.

Müthiş.. Müthiş.. Bu kuleyi böyle açın, sizin de adınız 528’de inşa ettiren Bizans İmparatoru Anastasius gibi tarihe geçsin..

Galata Kulesi Müzesi’nin her katını dolaşmak ve seyir terasından, dört bir yan İstanbul’u gözlemek için sabırsızlıktan ölüyorum.”

HINCAL ULUÇ’UN SABAH GAZETESİ’NDEKİ YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYIN!