OHAL nedir?

OHAL nedir? Olağanüstü Hal OHAL nedir? OHAL nasıl uygulanır? OHAL, sıkı yönetim demek midir? OHAL, sosyal ve ekonomik yaşamı etkiler mi? OHAL’in anlamı nedir? OHAL kelime anlamı nedir? OHAL ne demektir? İşte madde madde OHAL nedir sorusunun cevabı…

OHAL nedir? Türkiye’de nasıl uygulanır? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı Milli Güvenlik Konseyi (MGK) Kararı ile Türkiye, üç (3) ay boyunca OHAL ile yönetilecek… Peki OHAL ne demektir? İşte OHAL nedir sorusunun cevabı niteliğinde açıklamalar…

OHAL nedir, nasıl uygulanır? Türkiye’de OHAL ilanı ve uygulama biçimi

20 Temmuz akşamı toplanan MGK sonucunda olağanüstü hal (OHAL) ilan edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan OHAL kararının 3 ay süreyle geçerli olduğunu açıkladı.

 CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN ‘OHAL’ AÇIKLAMASINI İZLEMEK İÇİN BURAYA TIKLAYIN!

Darbe girişimi sonrasında başlayan kapsamlı soruşturma ve tutuklamalar devam ediyor. Birçok kurumun içerisine sızan FETÖ üyelerinin temizlenmesi kapsamında yarın OHAL ilan edileceği dedikodusu tüm Türkiye’yi sardı. Peki OHAL nedir? Türkiye’de OHAL mi ilan edilecek?

OHAL NEDİR?

Olağanüstü hâl (OHAL) , olağanüstü yönetim usullerinin uygulanmasını gerektiren doğal afet, tehlikeli salgın hastalık, ağır ekonomik bunalım, kamu düzenini ciddi biçimde bozan yaygın şiddet olayları gibi durumlar. Olağanüstü hâl rejimi yönetim makamlarının yetkisinin genişlemesi sonucunu yaratır. Belirli yaş aralıklarındaki vatandaşlar için çalışma yükümlülüğü, gerektiğinde para ve mal yükümlülüğü konulabilir. Olağanüstü hâl önlemlerinin ortak ve en tartışmalı yönleri ise yaygınlaştırılması ve genellikle bunlara karşı yargı yolunun kapalı olmasıdır.

Olağanüstü hâl, 27 Ekim 1983 tarihinde yürürlüğe giren 2935 sayılı Olağanüstü Hâl Kanunu kapsamında tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar, ağır ekonomik bunalım ve “anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması” olarak nitelendirilen durumlardır. Bu hâllerin bir veya birden fazlasının görülmesi durumunda cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Millî Güvenlik Kurulu’nun görüşünü de aldıktan sonra, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hâl ilan edebilir.

MGK’DA OHAL KARARI

MGK ve Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbe girişiminde bulunan terör örgütünün tüm unsurlarıyla ve süratle bertaraf edilebilmesi için anayasanın 120. maddesi uyarınca tüm Türkiye’de 3 ay süreyle olağanüstü hal ilan edildiğini açıkladı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tek gündem maddesiyle toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nun toplantısı 4 saat 40 dakika sürdü. Herkes açıklama beklerken, Beştepe’de bir toplantı daha başladı, bu kez Bakanlar Kurulu bir araya geldi. Bu iki toplantı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan bizzat kürsüye çıktı ve Türkiye genelinde 3 aylığına olağanüstü hal ilan edildiğini duyurdu.

Erdoğan’ın OHAL açıklaması

Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılan toplantıların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı ve İngilizce, Fransızca, Arapça’ya da çevrilerek yayımlanan açıklama özetle şöyle:

“MGK üyeleri olarak yaptığımız kapsamlı değerlendirme sonunda, darbe girişiminde bulunan terör örgütünün tüm unsurlarıyla ve süratle bertaraf edilebilmesi için ülkemizde Anayasa’nın 120. maddesi uyarınca olağanüstü hal ilan edilmesini hükümete tavsiye etme kararı aldık.

Bakanlar Kurulu da bu tavsiye doğrultusunda Türkiye’de 3 ay süreyle OHAL ilan edilmesini kararlaştırdı. Bilindiği gibi Anayasamızın 120. maddesi, ülkede demokrasiyi, temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik şiddet hareketleri olması durumunda, OHAL ilan edilmesine imkan sağlıyor.

OHAL ilanının amacı ülkemizde demokrasiye, hukuk devletine, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine yönelik bu tehdidi ortadan kaldırmak için gereken adımları en etkin ve hızıl şekilde atabilmektir.

Bu uygulama kesinlikle, demokrasiye, hukuka ve özgürlüklere karşı değildir. Tam tersine bu değerleri koruma ve güçlendirme amacına yöneliktir. Yaşadığımız darbe girişimi Türkiye’de kimlerin canları pahasına demokrasinin ve hukuk devletinin yanında olduğunu, kimlerin de diktatörlük peşinde olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Hükümetimiz, siyasi partilerimiz, STK’larımız, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin emir-komuta kademesi ve elbette en önemlisi milletimiz, tercihinin daima demokrasiden yana olduğunu göstermiştir.

Bu vesileyle, 15 Temmuz gecesinden itibaren meydanları, sokakları doldurarak devletinin ve hükümetinin yanında olduğunu haykıran tüm vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Partisi, siyasi fikri, inancı ne olursa olsun, tankların karşısında dikilen her bir vatandaşım benim gözümde Mehmet Akif’in ifade ettiği gibi ‘İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür, imansız olan paslı yürek sinede yüktür’. Onlar gerçekten o imanlarıyla o tankların karşısında durdular ve şehadete koştuklarını haykırdılar.

Ankara’da Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı, Ankara Emniyet Müdürlüğü binalarında görev yapanlar başta olmak üzere, darbe girişiminde bulunanların ağır saldırıları altında kalmalarına rağmen bir an olsun tereddüt göstermeden görevlerinin başına koşan, mücadele eden polislerimizin fedakarlıkları her türlü takdirin üzerindedir.

TSK bünyesinde darbe girişimlerine karşı kararlı bir duruş sergileyen, bu uğurda şehit olan, yaralanan askerlerimizin sağlam duruşlarını da milletimiz asla unutmayacak ve onları sürekli hayırla yad edecektir.

Valiliklerimiz ve belediyelerimiz başta olmak üzere, darbe girişimin haber aldıkları andan itibaren tüm imkanlarıyla tüm güçleriyle devletlerinin ve milletinin yanında yer alan kurumlarımızın yöneticilerini de tebrik ediyorum. Aynı şekilde darbe teşebbüsü karşısında millet iradesinin yanında saf tutan tüm medya kuruluşlarımıza ve STK’larımıza da şükranlarımı sunuyorum.

Türkiye tarihinin en güçlü devlet-millet birlikteliğini 15 Temmuz darbe girişimi karşısında ortaya koymuştur. Demokrasi, hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler konusunda hiçbir vatandaşımızın, hiçbir kurumun en küçük bir endişesi olmasın. Hükümetimizin ilan ettiği OHAL bu değerleri onlara yönelik saldırılardan koruma amacı gütmektedir. Asli hedef budur. Ülkemizin yaşadığı tehditle mukayese edilemeyecek derecede küçük terör olayları karşısında benzer tedbirler alan Avrupa ülkelerine seslerini çıkartmayanların Türkiye’yi eleştirmeye kesinlikle hakları yoktur.

Aldığımız bu kararı eleştirme kesinlikle hakları yoktur. Önce onlar kendilerine baksınlar. Biz kimseden ihsan istemiyoruz. Sadece gölge edilmesin yeter. Bu millet kendi kaderini belirlemeye muktedirdir. Bunu herkes böyle bilsin.

OHAL ilanının sadece ve sadece ülkemizin karşı karşıya bulunduğu terör tehdidine karşı gerekli önlemlerin alınmasına, demokrasinin, hukuk devletinin, temel hak ve özgürlüklerin korunmasına yönelik bir tedbir olduğunun altını özellikle çizmek istiyorum.

Özellikle ekonominin yurt içindeki ve yurt dışındaki unsurlarının OHAL uygulaması konusunda en küçük bir olumsuz çekinceleri, tereddütleri olmamalıdır. S&P Türkiye’nin kredi notunu BB+’dan BB’ye, görünümünü de durağandan negatife indirmiş. Türkiye ile senin ne alakan var? Türkiye senin üyen değil. Daha önce de bunları yaptın. Biz dedik ki, ‘Bizim senle alakamız yok’ ve kestik ilişkiyi. Şu anda siyasi bir karar açıklıyor kendine göre. Yani ‘Ben bunu açıklarsam acaba Türkiye’de yatırımlar durur mu?’ S&P boşuna uğraşma. Bizimle hele hiç uğraşma. Aynı şeyleri bundan önce de yaptınız, tutmadı. Bizim kararlı bir şekilde yatırımlarımıza devam ettiğimiz göreceksin.

OHAL NE KADAR SÜRE İLAN EDİLEBİLİR?

Yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir. Olağanüstü hal kararı Resmi Gazete’de yayımlanır ve hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağrılır. Meclis, olağanüstü hal süresini değiştirebilir. Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, süreyi uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir.

Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin bu maddenin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince ilanından sonra; süreyi uzatmaya, kapsamını değiştirmeye veya olağanüstü hali kaldırmaya ilişkin hususlarda da karar almadan önce Milli Güvenlik Kurulunun görüşünü alır.

Olağanüstü hal kararının hangi sebeplerle alındığı, bölgesi ve süresi, Türkiye radyo ve televizyonuyla ve Bakanlar Kurulunca gerekli görülen hallerde diğer araçlarla ilan edilir.

Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda Anayasanın 91 inci maddesindeki kısıtlamalara ve usule bağlı olmaksızın, kanun hükmünde kararnamemeler çıkarabilir. Bu kararnameler Resmi Gazete’de yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur.

ALINACAK OHAL TEDBİR VE YAPTIRIMLARI

Olağanüstü hal ilanında; genel güvenlik, asayiş ve kamu düzenini korumak, şiddet olaylarının yaygınlaşmasını önlemek amacıyla 9 uncu maddede öngörülen tedbirlere ek olarak aşağıdaki tedbirler de alınabilir:

a) Sokağa çıkmayı sınırlamak veya yasaklamak,

b) Belli yerlerde veya belli saatlerde kişilerin dolaşmalarını ve toplanmalarını, araçların seyirlerini yasaklamak,

c) Kişilerin; üstünü, araçlarını, eşyalarını aratmak ve bulunacak suç eşyası ve delil niteliğinde olanlarına el koymak,

d) Olağanüstü hal ilan edilen bölge sakinleri ile bu bölgeye hariçten girecek kişiler için kimlik belirleyici belge taşıma mecburiyeti koymak,

e) Gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılmasını, çoğaltılmasını, yayımlanmasını ve dağıtılmasını, bunlardan olağanüstü hal bölgesi dışında basılmış veya çoğaltılmış olanların bölgeye sokulmasını ve

dağıtılmasını yasaklamak veya izne bağlamak; basılması ve neşri yasaklanan kitap, dergi, gazete, broşür, afiş ve benzeri matbuayı toplatmak,

f) Söz, yazı, resmi, film, plak, ses ve görüntü bantlarını ve sesle yapılan her türlü yayımı denetlemek, gerektiğinde kayıtlamak veya yasaklamak,

g) Hassasiyet taşıyan kamuya veya kişilere ait kuruluşlara ve bankalara, kendi iç güvenliklerini sağlamak için özel koruma tedbirleri aldırmak veya bunların artırılmasını istemek,

h) Her nevi sahne oyunlarını ve gösterilen filmleri denetlemek, gerektiğinde durdurmak veya yasaklamak, i) Ruhsatlı da olsa her nevi silah ve mermilerin taşınmasını veya naklini yasaklamak, j) Her türlü cephaneler, bombalar, tahrip maddeleri, patlayıcı maddeler, radyoaktif maddeler veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler ve boğucu gazlar veya benzeri maddelerin bulundurulmasını, hazırlanmasını, yapılmasını veya naklini izne bağlamak veya yasaklamak ve bunlar ile bunların hazırlanmasına veya yapılmasına yarayan eşya, alet veya araçların teslimini istemek veya toplatmak,

k) Kamu düzeni veya kamu güvenini bozabileceği kanısını uyandıran kişi ve toplulukların bölgeye girişini yasaklamak, bölge dışına çıkarmak veya bölge içerisinde belirli yerlere girmesini veya yerleşmesini yasaklamak,

l) Bölge dahilinde güvenliklerinin sağlanması gerekli görülen tesis veya teşekküllerin bulunduğu alanlara giriş ve çıkışı düzenlemek, kayıtlamak veya yasaklamak,

m) Kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve zamanı tayin, tespit ve tahsis etmek, izne bağladığı her türlü toplantıyı izletmek, gözetim altında tutmak veya gerekiyorsa dağıtmak,

n) İşçinin isteği, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller, sağlık sebepleri, normal emeklilik ve belirli süresinin bitişi nedeniyle hizmet aktinin sona ermesi veya feshi dışında kalan hallerde işçi çıkartmalarını işverenin de durumunu dikkate alarak üç aylık bir süreyi aşmamak kaydıyla izne bağlamak veya ertelemek,

o) Dernek faaliyetlerini; her dernek hakkında ayrı karar almak ve üç ayı geçmemek kaydıyla durdurmak,

SIKIYÖNETİM NEDİR? OHAL, SIKIYÖNETİM MİDİR?

Sıkıyönetim veya askerî adalet, askerî otoritenin, genellikle resmî bildirgesi altında, adlî yönetimi kontrol altına almasıyla işleme geçen kural sistemidir. Askerî adalet, ortaya çıkan savaş, doğal afetler, sivil kargaşa, işgal altındaki topraklar, veya askerî darbe gibi durumlarda, normal adlî kurumların yeni duruma hâkim olamayıp, vazifesini yerine getiremediği veya yavaş getirdiği takdirde, askerî otoritelerin ve kurumların tercih edilmesi ile kullanıma girer. Fakat, askerî adalet bazen diktatörler, özellikle askerî diktatörler, tarafından kurallarını uygulamak için kullanılır. Sıkıyönetim, tabii afet, salgın hastalık, ağır ekonomik bunalımlar ve sıkıyönetimi gerektiren hallerin daha hafifinin meydana gelmesi durumlarında ilan edilen olağanüstü halden farklıdır. Sıkıyönetimde yetki askeri makamlarda, olağanüstü halde ise mülki makamlardadır. Olağanüstü halde sıkıyönetim mahkemeleri yoktur. Sıkıyönetim, sadece maddi düzen ve güvenin sağlanması ile ilgili olduğundan; ülkenin her yerinde değil, yalnız kamu düzeni bozulan bir veya birkaç bölgesinde ilan edilir. Gerekirse tamamında da ilan edilebilir. Anayasa sınırları içinde ve önceden tespit edilen kurallara göre uygulanan hukuka uygun bir yönetim şeklidir. Sıkıyönetimle ilgili her şey kanunla düzenlenmiş, keyfiliğe yer bırakılmamıştır. Sıkıyönetimin bütün işleri yargı denetimine tabidir. Fakat alınacak tedbir ve kararlarda, sıkıyönetim komutanına Sıkıyönetim, 1982 Anayasasının 122. maddesine göre 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunuyla düzenlenmiştir. 1982 Anayasası, 1961 Anayasasına göre sıkıyönetimin yetkisini arttırmıştır. 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu’nun bazı maddeleri 1982 Anayasası’nın emirleri doğrultusunda, 1982 tarihli, 2766 sayılı kanun ve 1983 tarihli, 2836 sayılı kanunla değiştirilmiştir.

TÜRKİYE’DE SIKIYÖNETİM TARİHÇESİ

Doğu’da Şeyh Said İsyanı üzerine (Muş, Bingöl, Elazığ, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Tunceli, Urfa, Bitlis, Van, Hakkari, Malatya, Erzurum illerinde) 24 Şubat 1925 – 23 Aralık 1927

Kubilay olayı üzerine (Menemen, Manisa ve Balıkesir’de) 1 Ocak 1931 – 9 Mart 1931

İkinci Dünya Savaşı üzerine (İstanbul, Kırklareli, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale ve Kocaeli’de) 20 Ekim 1940-23 Aralık 1947

6/7 Eylül olayları üzerine (İstanbul, Ankara ve İzmir’de) 7 Eylül 1955 – 7 Haziran 1956

1960 öğrenci olayları 27 Mayıs hareketi üzerine (İstanbul ve Ankara’da) 28 Nisan 1960 – 1 Aralık 1961

20/21 Mayıs olayları üzerine (İstanbul, Ankara ve İzmir’de) 21 Mayıs 1963 – 20 Temmuz 1964

15/16 Haziran işçi olayları üzerine (İstanbul, Kocaeli merkez ve Gebze’de) 16 Haziran 1970 – 16 Eylül 1970

12 Mart hareketinin ardından (İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak, İzmir, Eskişehir, Ankara, Adana, Hatay, Diyarbakır ve Siirt illerinde) 26 Nisan 1971 – 26 Eylül 1973

Kıbrıs Harekatı üzerine (İstanbul, Ankara, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Antalya, Muğla, Adana, İçel ve Hatay illerinde) 20 Temmuz 1974 – 2 Eylül 1975

Irak iç savaşı sebebiyle (Diyarbakır, Hakkari, Mardin ve Siirt illerinde) (TBMM onaylamadı) 27 Mart 1975 – 27 Mart 1975

Yaygın şiddet hareketleri üzerine (Adana, Ankara, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Kahramanmaraş, Kars, Malatya, Sivas, Urfa, Adıyaman, Hakkari, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Tunceli, İzmir, Hatay, Ağrı illerinde) 26 Aralık 1978 – 12 Eylül 1980

12 Eylül hareketi üzerine (bütün yurtta) 12 Eylül 1980 – 19 Temmuz 1987