THBB: Ekonomideki belirsizlik inşaat sektörünü etkiliyor

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), “Hazır Beton Endeksi” 2021 Nisan Ayı Raporu, 2021 yılına düşük seviyede başlayan, mart ayında yılın en yüksek seviyesine ulaşan faaliyetin, nisanda bu yükselişi sürdüremediğini, kısmi bir düşüş göstermekle beraber eşik seviyenin üzerinde tutunmaya devam ettiğini gösterdi.

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay merakla beklenen Hazır Beton Endeksi’nin 2021 Nisan Ayı Raporu’na göre nisan ayında bütün endeksler, pandeminin etkilerinin henüz görülmeye başlandığı geçen yılın nisan ayına kıyasla yüksek görünmektedir.

Faaliyetin en fazla artış gösteren endeks olmasına rağmen, pandeminin etkilerinin görülmeye başlandığı ilk aya kıyasla istenilen seviyeden uzak olduğu söylenebilecektir.

Baz etkisi nedeniyle yüksek görünen oranların değerlendirilmesinde kritik eşiğin aşılıp aşılmadığı önem arz etmektedir.

Raporun sonuçlarını değerlendiren THBB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, 2021 yılına düşük seviyede başlayan, mart ayında yılın en yüksek seviyesine ulaşan faaliyetin nisanda bu yükselişini sürdüremediğini ifade ederek “Yılın ilk iki ayındaki güven ve beklenti tersine dönmüş görünmektedir. Başta tam kapanma, faiz seviyesi ve para piyasalarındaki hareketlilik, güven ve beklentiyi düşük tutmaktadır.” dedi.

Ekonominin genelinde yavaşlama söz konusu

Hem beklenti hem de güven, aradan geçen bir yıl sonunda daha iyi görünmekle birlikte kritik eşiğin altında kaldığı göz ardı edilmemelidir.

Ekonomik gelişmelerle ilgili değerlendirmelerini paylaşan Yavuz Işık, “Yalnızca inşaatta değil ekonominin genelinde nisan ayında bir yavaşlama söz konusudur. Nisan ayı Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) değerlerine göre yeni siparişler ivme kaybetmiş, enflasyonist baskı devam etmiş, girdi maliyetlerinde artış kaydedilmiştir. Nisan PMI değeri, ülkemizde pandemi sonrasındaki ilk normalleşme döneminden bu yana kaydedilen en düşük değerdir. Nisan ayındaki değeri ile Türkiye 49 ülke içerisinde en düşük değere sahip olan 7. ülke olmuştur.” dedi.

TCMB’deki görev değişikliği sonrasında mart ayında 487 seviyesine kadar yükselen Türkiye’nin risk priminin (CDS) bugüne kadar 400 seviyesinin altına bir kez indiğini ancak o seviyede tutunamadığını ifade eden Yavuz Işık, “Son 1 aydır 410-420 bandında gezen risk primi seviyemiz hâlen oldukça yüksek görünmektedir. Risk düzeylerini karşılaştırmak gerekirse, Brezilya’nın 185, Güney Afrika’nın 214, Rusya’nın ise 96 seviyesindedir. Türkiye’nin risk priminin en yüksek 275-300 aralığında olması gerekmektedir. Türkiye ekonomisinin stabilitesi için bu değerlerin aşılmaması gerekmektedir. Doğru ekonomi politikaları ile bu eşiğin yakalanması, devamında ekonominin ivmelenmesi için gerekli olan dinamikleri kendiliğinden ortaya çıkaracaktır.” dedi.