Türklerin günah şehri Batum nasıl değişti?

Yabancı bir ülkede bir şehir düşünün; nüfusu 150 bin, yılda ağırladığı turist sayısı 4.5 milyon ve bunların 3 milyonu Türk olsun….

Böyle bir şehir var. Türkiye’nin Sarp Sınır Kapısı’nı geçtikten sonra karşınıza çıkan Batum.
Yurt dışında metrekareye en fazla Türk turistin düştüğü Batum için 25 yıl önce gittiğimde “Günah şehri” diye bir sıfatı yoktu, şimdi var. Peki bu doğru mu?

Milliyet‘ten Ali Eyüboğlu‘nun yazısına göre; ‘Casino’ diyorsanız bol miktarda var. Peki ‘Dünyanın en eski mesleğini icra eden kadınlar’dan da bol miktarda var mı?’ Gecelere akmadığım ve aramadığım için görmedim, ama “Ateş olmayan yerden Duman çıkmaz” derler. Konakladığımız Hilton’un asansöründe bile ‘Bekarlığa veda partisi’ için Batum’a gelen gençlere rastladığıma göre demek ki var bir şeyler.

Komşumuz Batum’da Türk ürünlerinin satıldığı marketler, herkesin “Az biraz Türkçe biliyor ben” demesi, döviz bürolarında TL’nin alınıp – satılması bana doğal geldi. Gürcistan’ın üç özerk bölgesinden biri olan Acara’nın başkenti Batum’daki çok katlı yeni binaları, HES’leri Türklerin yapması da…

Ancak bindiğimiz taksilerdeki taksimetreler şaşırttı beni. Hepsi tanıdıktı çünkü. YTL zamanında bizim taksilerin kullandığı, üzerlerinde her şeyin Türkçe yazıldığı taksimetreleri, dili ve para birimi farklı bir ülkenin taksisinde görünce yok artık demekten alamadım kendimi.

25 YILDA NELER DEĞİŞTİ?

1990’da gittiğim Batum’la bugünkü arasında ne farklar var?

Bir tarafta gökdelenler, diğer tarafta SSCB döneminde yapılmış eski evler, binalar… Şehrin içindeki parkı koruyup, daha da güzelleştirmişler. Piyanolar da var parkın içinde, bilardo, satrantç ve masa tenisi de… İsteyen piyano çalıyor,
isteyen bilardo, masa tenisi oynuyor. Hepsi bedava… 25 yılda 4 ve 5 yıldızlı birçok otelin yapımına izin vermişler, ama hiçbirine plajı peşkeş çekmemişler. Şehrin sahili boydan boya vatandaşın emrinde. Kimi denize giriyor, kimi yürüyüş yapıyor, kimi bisiklet sürüyor, kimi de lunaparklarda eğleniyor.

Gürcistan’ın efsane aşkını simgeleyen ‘Ali’ ve ‘Nino’ için yaptırılan 4 dakikada bir kavuşup ayrılan devasa heykel, içinde restoran olan ters bina, Roma’daki Collesium’un benzeri apartman, Titanic’e benzetilen restaurant gibi şehre ait çeşitli simge yapıları var.

25 yıl önce gittiğimizde sabah akşam havyar yiyip, bir tane siyah zeytin bulamadığımız Gürcistan’da yeni açılan Hilton’da sadece siyah, yeşil değil kırmızı zeytin bile yedik. “Kırmızı zeytin mi olur?” demeyin, var. Gürcüler yeşil zeytini kimyasal olmadan özel bir boyada bekletip bildiğin kırmızı yapıyor. Zeytinin rengi değişiyor, ama tadı aynı…