17 Ağustos depreminin 22’inci yıl dönümündeyiz…
Gece 03:02’de başlayıp 45 saniye süren 7.4 büyüklüğündeki Marmara Depremi,
18 bin 373 insanın ölümüne,
48 in 901 insanın yaralanmasına ve 5 bin 840 insanın ‘kayıp’ olmasına neden oldu…
Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Komisyonu raporunda yer alan bilgilere göre;
Depremde 96 bin 808 konut ve 15 bin 969 işyeni yıkıldı. Hasar gören konut sayısı ise 252 bin 158 olarak kayıtlara geçti.
Temmuz 2010 tarihli rapora göre 128 bin 42 konut az hasarlı,
124 bin 131 konut orta hasarlı ve tam 112 bin 735 konut yıkık veya ağır hasarlı olarak belirlendi.
Meclis Genel Kurulu’na sunulan Deprem Bölgeleri Haritası’na göre;
Türkiye’nin 783 bin 562 kilometrekarelik yüzölçümünün yüzde 92’lik kesimi deprem kuşağı üzerinde!
Bu alanda 82 milyonluk nüfusun yüzde 95’i, büyük sanayi merkezlerinin yüzde 98’i ve barajların yüzde 93’lük kesimi de deprem riskinin tam üstünde yer alıyor.
Merkez üssü Gölcük olan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi, 1939 Erzincan Depremi’nden sonra ülke tarihinin ikinci büyük felaketi oldu.
Deprem sırasında Türkiye’nin en büyük petrol rafinerisi TÜPRAŞ’ta çıkan ve günlerce süren yangın söndüğünde ‘2001 ekonomik krizi’ne sebep olan zararlarla karşılaştık.
Yeniden yapılanma için dış kaynak ihtiyacı arttı, sanayi üretimleri durdu, ekonomi küçüldü.
17 Ağustos depreminin ekonomik kaybını Devlet Planlama Tekilatı ’15 ila 19 milyar dolar arasında’ diye açıklarken Dünya Bankası ve Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) 17 milyar dolar olarak hesapladı.
Bazı araştırmalar, 1999 depreminin yarattığı etkinin 2001 yılındaki ekonomik krizin çıkmasında etkili olan nedenler arasında yer aldığını gösteriyor.
Peki 7.4 büyüklüğündeki Marmara Depremi neden bu kadar canımızı yaktı? 18 bin 373 insanımızı nasıl kaybettik?
Jeoloji Mühendisleri Odası 1999 tarihli raporunda depremde can kayıplarını arttıran en önemli üç unsuru şöyle sıraladı:
1- Aktif Fay Zonu: Aktif fay hattı önceden bilinmesine karşılık bu hat boyunca yoğun yapılaşma ve yüksek nüfus potansiyeli hasar ve can kaybını artırmıştır. Fay zonundan uzaklaştıkça özellikle yamaçlarda ve dağ eteklerinde hasarın olmadığı veya çok az olduğu görülmektedir.
2- Sulu Alüvyon Zemin: Bolu-Yalova arasında fay zonu ve yakın çevresi, son derece yumuşak ve gevşek tutturulmuş kil, kum ve çakıl depolarından ve alüvyon zeminden oluşmuştur. Bu tür zeminler mevcut deprem şidddetini arttıracak olumsuz özelliklere sahiptir.
3- Yapım Hataları: Bölge 1. Derece deprem bölgesi sınırları dahilindedir. Hal böyleyken ve deprem yönetmeliklerine uyulması zorunlu iken depremdeki ağır hasar ve yüksek oranlı can kayıplarının önemli bir bölümü de yapım hataları,zemin şartlarına uymayan yanlış temel tasarımları, kötü işçilik ve inşaatlarda kullanılan yapı malzemesi hataları ve çürüklüğünden kaynaklanmaktadır.
#LuxeraBahçePort #LuxeraGYO #İstanbulHavalimanı
#ZiraatKuleleleri #Kalyonİnşaat #AutodeskDesignMakeAwards2024
#BabacanMeridian #BabacanYapı #Beşiktaş
#ÇEDBİK #YeşilBinalarZirvesi