Başta toprak olmak üzere tüm doğal varlıkları korumak için faaliyet gösteren TEMA Vakfı, İklim Değişikliği ve Tarım Paneli’ni 11 Ocak Cuma günü, 100’ü aşkın katılımcı ile Çanakkale’de gerçekleştirdi. Panelde iklim değişikliğinin Çanakkale’nin ve Kaz Dağı’nın doğal varlıklarına ve tarım alanlarına etkisi değerlendirildi.
Çanakkale’deki İklim Değişikliği ve Tarım Paneli’ne Çanakkale Vali Yardımcısı Cezmi Batuk, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çanakkale ve çevresinden çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi, TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Yönetim Kurulu Üyeleri Pervin Olgun, Canan Barut, Genel Müdür Oben Akyol, Genel Merkez çalışanları, Çanakkale İl Temsilcisi Ali Dereli, İlçe Sorumluları, Mahalle Sorumluları, Genç TEMA Başkanları ve gönüllüler katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Çanakkale iki kıta üzerindeki konumu, denizleri, boğazı, adaları ve Kaz Dağı ile eşsiz bir coğrafyada yer alıyor. Çanakkale’nin %54’ü ormanlarla kaplıdır. Bu özelliği ile Türkiye’de orman varlığı en zengin olan iller arasında bulunuyor. Kaz Dağı’nın %80’i ve Kaz Dağı Ulusal Parkı’nın bir bölümü il sınırları içindedir. Kaz Dağı dünyada bütünlüğü korunan önemli orman alanlarından ve dağ ekosistemlerinden biridir. Kaz Dağı ve yöresi aynı zamanda Biga Yarımadası’nın en önemli su kaynaklarını besliyor. Yaban hayatı için önemli bir yaşam alanıdır. Çanakkale önemli bir orman kenti olmanın yanı sıra, tarımsal faaliyetler bakımından da büyük önem taşıyor. Nüfusun halen %50’ye yakın bir bölümü doğrudan ya da dolaylı olarak tarımla ilgileniyor ve geçimini tarımdan sağlıyor. Çanakkale tarımda buğdaydan narenciyeye kadar ürün çeşitliliği açısından Türkiye’nin en zengin illeri arasında yer alıyor. Ürettiği tarımsal ürünlerle, et ve süt ürünleriyle Türkiye’nin önemli ölçüde ihtiyacını karşılıyor. Tüm bu hizmetler göz önünde bulundurulduğunda Çanakkale’nin doğasını ve tarım alanlarını hep birlikte korumamız gerekiyor” dedi.
Program kapsamında Çanakkale İl Tarım ve Orman Müdürü Erdem Karadağ, Çanakkale’de tarım sektörünün durumu ve Çanakkale’nin tarımsal potansiyeli sunumu ile katılımcıları bilgilendirdi. Erdem Karadağ, “İklim değişikliği konusunda her yıl en az bir defa ilgili kamu ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla kuraklık eylem planı toplantısı düzenliyoruz. Her ay Çanakkale’de yetiştirilen ürünlerin yerinde fenolojik gözlemlerini yaparak iklimle ilgili herhangi bir sıkıntı görülürse tedbir alıyoruz ve bakanlığa rapor olarak sunuyoruz. 2018-2022 yıllarını kapsayan kuraklık eylem planı hazırladık. İldeki sekiz baraj ve 50 göletin sulama havzasındaki ürün deseninin su ihtiyacı ve herhangi bir su sıkıntısında tavsiye edilebilecek en ekonomik ürün desenlerini ayrı ayrı belirledik. İlimizde 111 farklı ürün üretiliyor ve bu ürünlerin 44 adedi üretim miktarı bakımından Türkiye’de ilk 10 sırada yer alıyor. Toplamda 3 milyon 330 bin dekar tarım arazimiz bulunuyor. Bu arazinin %33’ü (1 milyon 113 bin dekar) sulanıyor. Bölgede 48 bin üreticimiz bulunuyor. Çanakkale kapya biber, nektarin, yulaf, yem bitkisi üretiminde Türkiye’de ilk sırada yer alıyor. Kuraklık durumunda hastalık ve zararlı oranlarında artış görülüyor. Bu kapsamda gerekli uyarılarımızı yapıyoruz ve önlem alıyoruz. 215 bin büyükbaş, 710 bin küçükbaş hayvan ve 543 bin ton süt üretiyoruz. SMS projesiyle erken uyarıdan gelen iklim faktörleri, hastalık ve zararlı gibi konulardaki uyarıları üreticilerimize gönderiyoruz” dedi.
TEMA Vakfı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş İklim değişikliğinin bölgeye ve Türkiye’ye etkilerini çözüm önerileri ile aktardı. Murat Türkeş, dünyada ve Türkiye’de önemli iklim değişikliklerinin gözlendiğini belirtti. Türkeş, başta hava sıcaklıklarının yükselmesi, şiddetli yağışların ve kuraklıkların sıklıklarının artması, hidrolojik döngünün kuvvetlenmesi, orman yangınlarının sıklıklarının ve etki alanlarının genişlemesi gibi önemli etkilerin gelecekte daha da kuvvetleneceğini söyledi. Murat Türkeş, “Çanakkale Yöresi ve Biga Yarımadası’nın da içinde yer aldığı Akdeniz iklim tipinin egemen olduğu alanlarda iklim değişikliğinin etkileri başta tarımsal üretimin azalması ve biyolojik çeşitliliğin zarar görmesi olmak üzere ciddi boyutlara ulaşacaktır. Tüm bunları önlemek için fosil yakıtların yakılması, ulaştırma, konut, sanayi ve tarım sektörlerinden kaynaklanan sera gazlarının günümüze göre 2030 yılında en az %50 oranında azaltılması gerekiyor” dedi.
Çiftçi Tanfer Dinler iklim değişikliğinin tarıma etkisini sorun ve çözüm önerileri ile sundu. Tanfer Dinler, “İklim değişikliğinin sonucu olan doğa afetlerinin tarımdaki etkisini en aza indirmek üzere kurduğumuz Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) bugün 25’ten fazla ülkede örnek model olarak benimsenmiştir. Doğa afetlerinin sigorta sistemlerine transferi için devlet destekleri ile tarım sigortaları uygulamaları giderek daha fazla sayıda çiftçi ve alanı güvence altına alacaktır” dedi.
Son olarak TABİT Yönetim Kurulu Başkanı ve Sosyal Girişimci Tülin Akın ise tarımda gelişen teknolojiler ve fırsatlardan bahsettiği bir sunum gerçekleştirdi. Tülin Akın, tarımda akıllı teknolojilerin iş yükünü azaltıp verimi artırırken doğal yaşamı da koruyabileceğinden söz etti. Panel katılımcılar tarafından ilgiyle izlendi. Program soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
#YapısalÇelikGünü #ÇelikYapı #NaciGörür
#RE360 #Alkaş #MIPIM
#Vivaİskele #SPOINTİnşaat #KKTC