Çatı yalıtımıyla yüzde 90 tasarruf mümkün!
Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği (ÇATIDER) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Şenal, Dünya Çevre Günü ve Çevre Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada, çevreyi ve doğal kaynaklarımızı korumanın dünyanın en hayati sorunları arasında yer aldığını vurguladı.
Yeşil çatı ve pasif evlerin önemine değinen Şenal, “Hemen hemen sıfır enerji (nearly zero-energy)’ esasına göre yapılan pasif ev yaklaşımı, yalnızca ısı tasarrufuyla sınırlı kalmıyor; ekoloji, iç hava kalitesi, akustik ve görsel konfor, yangın güvenliği gibi faktörleri de göz önüne alarak bütüncül bir yaklaşım sergiliyor” dedi.
Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği (ÇATIDER) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Şenal, 1972 yılında 5 Haziran’ın Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Çevre Günü olarak kabul edildiğini hatırlatarak, 2019 Dünya Çevre Günü`nün temasının “Hava Kirliliği ile Mücadele” olarak belirlendiğini söyledi.
Doğaya uyumlu, çevreci tasarımların inşaat ve çatı sektörünün gündeminde her geçen gün daha fazla önem kazandığını belirten Şenal, dünyada ve Türkiye’de sayıları artmaya başlayan ‘yeşil çatı’ uygulamalarının doğa-şehir uyumunun çok güzel bir örneği olduğunu kaydederek şöyle konuştu:
“Hızlı kentleşme sonucunda şehirlerde yağmur suyunu emen toprak ve yeşil bitki örtüsü azaldı. Şehir üstüne düşen tüm yağmur suyunun aynı anda tahliyesi esnasında sel felaketleri yaşanabiliyor. Yeşil çatılar, çatı yüzeyine düşen yağmur suyunun tahliye sistemine ulaşımı bir saat kadar geciktirebiliyor. Böylece sel riskini azaltıyor. Ayrıca küresel ısınma şehirlerde ısı adalarına yol açıyor. Kentlerdeki ısı adaları sayesinde oluşan mikro iklimler, alanlar arasında büyük sıcaklık farklılıklarına, bozulmuş toprak; hava koşulları değişimi, su kaynaklarının ziyan olması gibi olumsuzluklara yol açar. Bitkilendirilmiş çatılar ile gün içinde toplanan enerjinin büyük bir bölümü toprak ve bitki içinde tutularak, gün batımı saatlerinde dışa yansımaları önlenebilir. Kırsal kesime nazaran ısı adaları içinde oluşan fark azaltılabilir. Sonuç olarak yeşil (bitkilendirilmiş) çatılar, oksijen üretiminden, ısı adalarının azalması ve enerji verimliliğine kadar birçok sorunun çözümüne katkı sağlıyor. ”
Çatılarda PV paneller artmalı
Çatılarda kullanılacak güneş enerji panellerinin de yaygınlaşması gerektiğini savunan Şenal “Güneş, ekonomik, sınırsız ve çevreci bir enerji kaynağı olarak çok büyük bir fırsat sunuyor. Türkiye de bir güneş ülkesi ve bu potansiyeli iyi kullanmalıyız. Bugün Avrupa’da çeşitli ülkelerde endüstriyel ve ticari yapıları bitkilendirilmiş teras çatılar ya da fotovoltaik güneş panelleri ile kaplama zorunluluğu geldi. Çatıları verimli yapılara dönüştürmek hedefleniyor. Bizim çatılarımız atıl durumda bekliyor. Bunları kullanmak bize birçok avantaj sağlar” diye konuştu.
Türkiye, AB standartlarını yakalamalı
Şenal, bugün gelişmiş ülkelerin enerji tüketimini azaltmayı ve yenilenebilir enerji payını artırmayı hedeflediğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Avrupa Birliği, 20-20-20 planı ile 2020 yılına kadar enerji tüketimini yüzde 20 azaltmayı, yenilenebilir enerji kullanımında yüzde 20 artışı ve zararlı sera gazı salımını en az yüzde 20 azaltmayı hedefliyor. İklim değişikliği ve sera etkisi yaratan gazların salımının azaltılması konusunda ciddi adımlar atan AB’de 2020 yılından itibaren tüm binaların ‘hemen hemen sıfır enerji (nearly zero-energy)’ esasına göre yapılması zorunluluğu getirilmektedir. Bu binalarda hem enerji tüketiminin en aza indirilmesi, hem de ihtiyaç duyulan enerjilerin yenilebilir enerji kaynaklarından sağlanması gerekir. Türkiye’nin de binalardaki enerji tüketimini kısa dönemde metrekare başına yılda 80 kilovatsaat seviyesinin altına düşürmesi gerekiyor. Bu değerlere ulaşabilmek ancak çatı ve çatı sistemlerine önem verilmesi ile sağlanabilir.”
Pasif evler hızla çoğalıyor
Şenal, aktif ısıtma sistemine ihtiyaç duymadan, çok az miktarda enerji ile yüzde 90’a varan oranda tasarruflu ısınma ve soğutma imkanı sunan pasif evlerin dünyada yayılmaya başladığını belirterek, “Bugün ülkemizdeki konutlarda ısınmak için bizden çok daha soğuk bir iklime sahip olan Almanya’ya göre 10 kat daha fazla enerji harcanıyor. Yalıtımsız binalar, sadece ısınmak için, pasif evlere göre 20 kat daha fazla enerji tüketiyor. Pasif ev yaklaşımı, diğer yandan, yalnızca ısı tasarrufuyla sınırlı kalmıyor; ekoloji, iç hava kalitesi, akustik ve görsel konfor, yangın güvenliği gibi faktörleri de göz önüne alarak bütüncül bir yaklaşım sergiliyor. Türkiye için öngörülen maliyet artışı; yüzde 20 – yüzde 40 aralığındadır. Maliyet etkin bir ‘Pasif Ev’ inşaatı için tasarım sürecinde uzman bir ekiple çalışmak son derece önemlidir” dedi.
Dünyada 50 bin pasif ev var
Şenal, bugün dünyada 50 binin üzerinde pasif ev bulunduğunu, en iyi örneklerinin ise Avusturya ve Almanya’da bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Bina enerji kimliğinde mevcut bir binanın enerji sınıfının en az C olması beklenmektedir. Binanıza ait enerji kimlik belgesinde binanızın aylık ve yıllık bazda ne miktarda enerji tükettiğini (kw/h-m2/yıl) görebilirsiniz. Binanıza ait enerji kimliğinde, binanızın bir yılda ürettiği sera gazı miktarı (CO2/kg-m2) belirtilir. Yani binanızın havayı ne kadar kirlettiğini görebilirsiniz. Enerji Verimliliği Kanunu gereği binalarda enerji kimlik belgesi mevcut binalar için 2020 yılı Ocak ayına kadar, yeni binalarda ise Ruhsat Başvurusu ile beraber alınmak zorunda. Şimdi, enerji tüketimini olabildiğince azaltma zamanı. Özellikle pasif ev statüsünde yenilenen ve mantolama yapılan eski binalarda dış cephe, temel duvarları ve çatılarda ısı yalıtımı yaptırarak yüzde 90’dan fazla enerji tasarrufu sağlamak mümkün.”