İdris Güllüce: Medeni şehirler kitapla kurulur
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, açılışını gerçekleştirdiği Esenler İstanbul Kitapçısı’ndan alışveriş yaptı. Aldığı kitapların parasını kasada ödeyen Bakan Güllüce, Yeni Türkiye’nin Şehir Vizyonu konferansında, Türk insanının kitap okuma alışkanlıklarına da değindi.
Emre Kulcanay / imarpanosu.com
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, konuşmacı olarak yer aldığı Esenler Belediyesi ile İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği’nin (AY-BİR) dün (28 Şubat 2015, Cumartesi) Esenler Dr. Kadir Topbaş Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlediği “Yeni Türkiye’nin Şehir Vizyonu” başlıklı konferans öncesinde İstanbul Kitapçısı’nın açılışını gerçekleştirdi.
İdris Güllüce: 28 Şubat anıları kitap olsun
Esenler İstanbul Kitapçısı’ndan alışveriş yapan Bakan Güllüce, aldığı kitapların parasını kasada ödeyerek konferans salonuna geçti. Güllüce, burada yaptığı konuşmasında Türk insanlarının kitap okuma alışkanlıklarına da değinerek şunları söyledi:
“150 Mehmet veya Hatice, 1 Japon ediyor”
“Atalarımızın Viyana’ya nasıl gittiğine dair soruya Yahya Kemal, “Mesnevi okuyarak gittiler” diye cevap veriyor. (Biraz önce bir kitapevi açtık. Orayı organize eden arkadaşları da kutluyorum.) Biz Mesnevi okuyarak Viyana’ya giden nesilden şu anda senede bir tane kitap okumayan insanlara dönüştük. Biliyor musunuz, Japonlar senede 25 kitap okuyormuş. Peki biz ne kadar okuyor muşuz? 6 kişi 1 kitap okuyormuş… Şimdi bu matematik analizle ifadesi şu demektir; 150 tane Mehmet’i, Hatice’yi yan yana koyuyorsunuz, bir tane Japon ediyor. Bu bizim yüzümüzü mahzun etmeye yeter. Peki onların inancında “İkra bismi-rabbike” diye bir şey var mı? Burada? Dininin ilk emri “Oku, Allah’ın emriyle” olmasın rağmen Japon’un 150’de 1’i kadar okuyan bir şehirli, bir ülke insanı olmak nasıl bir şeydir? Şehir tasavvurunu, medeniyet tasavvurunu okumadan bilmeden olması mümkün mü? Değil…
Mesnevi okuyan bir insanın yüksek ulvi tasavvurları olabilir, şimdikinin de başka türlü halleri söz konusu. Şimdi o konuya girmeyeyim bir sürü eleştiri alırım bazı yerlerden. Hızla hayat tarzımızı değiştiren, kalitemizi arttıran Müslüman şehri, medeniyeti oluşturabilmenin yolu okuyan, kendisini yüksek kaliteli hale getiren bir insan olmamızdan geçer.
İdris Güllüce: Hızlıca yeni şehirler oluşturmamız lazım
“Batı sürekli kültürel bombardıman yapıyor”
Yaralı leylekler için vakıf kuran, yük taşıyan eşekler için nal mecburiyeti koyan, nal çakamayanlar için bedava nal vakfedebilen yüce bir medeniyetin çocukları olduğumuzu unutuyoruz ve şehirlerimizi de o günkü gibi kurma şansımız kalmıyor. Bu arada kendinden kaçan kültüre karşı da kendinden kaçma pompalanması telkinlerine karşı da refleksli olmak gerektiğini düşünüyorum. Kendinden kaçma şudur: Batı, bu ülkeye sürekli kültürel bombardıman yapıyor; oradan ne geliyorsa doğru, bizim dediğimiz varsa yanlış… Bu telkinin etkisinden uzaklaşmamız gerek. Bizim yanlışlarımız olabilir ama onların getirdiği her şey de doğru değildir. Biz hikmetle bakarız, doğru olanı alırız. Binlerce problemi olan Batı’nın hastalıklarını, marazlarını bu ülkeye taşımayız. Akıl hastalarının yakıldığı kültürden gelen ile akıl hastalarını müzikle tedavi eden bir kültürün çocukları, kendi kültüründen kaçamaz zaten. Onlara “Siz değil misiniz insanları yakan?” diye bakmamız gerekirken, tersine bakıyoruz.”