Haberler

Makbule Yönel Maya: Konutta balon olsaydı… VİDEO

Makbule Yönel Maya, sadece markalı konut satış ofislerinde yatırımcılarla buluşan Move Up dergisinde ve Youtube/ElpisProje kanalının Move’up Talk röportaj dizisinde Naz Kurt’un sorularını cevaplandırdı. İşte Move Up dergisinin üçüncü sayısında ve Youtube’de yayınlanan röportaj ve TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Maya’nın önemli açıklamaları…

Makbule Yönel Maya Move Up dergisinin kapağında

Move Up dergisi, konut sektörünün tüm kollarının nabzını tutan önemli ve özel bir kadın yönetici ile konuştu sizler için… Sektörde ne yazık ki az sayıda olan kadın yöneticiler arasında markalı konuttan tutun kentsel dönüşüme kadar düzenlenen panellerin, televizyon haberlerinin aranan yüzü ve ismi olan Makbule Yönel Maya’ya gayrimenkul değerlemeyi, fiyat hareketlerini, yılın son üç ayına dair beklentilerini sordu.

Ve herkesin merak ettiği ‘Konutta balon var mı?’, ‘Konut fiyatları düşer mi?’, ‘Kentsel dönüşüm düğümü nasıl çözülür?’ sorularına cevap istemeyi de ihmal etmedi… İşte gayrimenkul sektörüne değer veren Makbule Yönel Maya ile özel röportaj…

Move Up dergisi gururla sunar!.. Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Gayrimenkul Değerleme A.Ş. Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, genel yayın yönetmeni Naz Kurt’un sektöre dair sorularını cevaplandırdı.

ELMA – ELMA KIYASI

– Gayrimenkul değerleme nasıl yapılıyor? Konutta hangi özelliklere bakıyorsunuz, puantaja mı, lokasyona mı?

“Gayrimenkul değerleme, ülkenin finansal, mimari tasarımında çok önemli bir yere sahip ama çok fazla hissedilmiyor. O yüzden çok teşekkür ederim bu soru için. Bu işin uluslararası değerleme standartlarının anlatıldığı bir kitabı var. Tüm dünyada aynı kitabın, kurgulamaların yapıldığı aynı şekilde Sermaye Piyasası Kurulu’nun da (SPK) hayatımıza adapte ettiği bir kitap bu. Değerleme yapılacak yöntemler belli: Dünyada nereye giderseniz gidin üç tane farklı yöntemle değerleme yapabilirsiniz. Bir tanesi emsal karşılaştırma, diğeri maliyet yaklaşımı ve üçüncüsü de gelir yaklaşımı yöntemi…

Türkiye’de en kolay ve en sık uygulanan yöntem: Emsal karşılaştırma… Çünkü bizdeki konutlar kat mülkiyeti, kat irtifakı tapusuna sahip, dolayısıyla elma ile elmayı kıyaslamak açısından çok uygun bir mülkiyet çeşidi veriyor bize konutlar. Değerlemeyi yaparken ilk dikkat etmemiz gereken elma ile elmayı kıyaslayabilmek. Genelde eleştirilen bir sektörüz aynı zamanda. Eleştirilere baktığımızda karşımızda elma-armut, elma-ayva karşılaştırmaları yapılınca değerler de doğru çıkmıyor.

MAKBULE YÖNEL MAYA, YOUTUBE MOVE’UP TALK’DA!

MAKBULE YÖNEL MAYA İLE ÖZEL RÖPORTAJI YOUTUBE ÜZERİNDE İZLEMEK İÇİN BURAYA TIKLAYIN!

“KİRAYA YÜZDE 25 ZAM SINIRI HERKESİ ZORLUYOR”

Gelişmiş ülkelerde değerlemede ikinci yöntem olarak mutlaka gelire bakılır. Konut kira getirisi kaç yılda kendisini amorti ediyor? Türkiye’de bu matematik formülü geriden geliyor gelişmiş dünya ülkelerine göre… Ama baktığımız bir faktör müdür? Evet, kira çarpanını biz her konut değerlemesi için takdir etmesek de kontrol amaçlı mutlaka bakmayı isteyen ve tavsiye eden bir değerleme firmasıyız.”

– Bu zamanda yüzde 25 kira zammı sınırı sizi oldukça zorluyordur değil mi?

“Çok haklısınız, ‘yüzde 25’, yatırım amaçlı konut alımlarında da sınırlayıcı etken olarak karşımıza çıktı. Değerleme tarafında şunu yapamıyoruz: Geçen yıl kiraladığınız evin kira değeri 30 bin TL’ydi; yüzde 25 artışla bu kira bu fiyata ulaştı. Bu fiyattan ben ‘kira çarpanı’ bulmak durumundayım, demiyoruz.

Biz neye bakıyoruz? O gün – bu gün piyasa koşullarından, geçen yıl 30 bin TL’den tuttuğumuz evin kirası bugün kaç TL? Her gayrimenkulün fiyatı enflasyon oranında artmak zorunda değil. Enflasyonun altında artışların olduğunu da gördük geçmişte. Bazı bölgelerde çok hızlı fiyat artışı oluyor, bazı bölgeler daha durağan daha sakin.”

– Zamanlama da önemli, Eylül ve Ekim çok hareketli geçer

“Eylül’de tayinler var, öğrenciler var. Yer değiştirmelerin yoğun olduğu dönem eylül ayı. Eylül, fiyatlamada satış ve kiralamada daha pik (zirve) yaptığı dönemdir. Değerlemede bu konuya da bakmak gerekiyor. O ayki istenen rakam, normal rutinin dışında bir rakamsa piyasa rayiç değeri o da değil. Bu düzeltmeleri de yapabilmeliyiz değerlemeyi düzgün yapabilmek için.”

Makbule Yönel Maya’nın Move Up dergisinde yayınlanan önemli açıklamaları aşağıda…

“KONUT YATIRIM ARACI OLMAKTAN ÇIKTI MI?”

– Sahada sıkça yaşıyoruz: Müşteri, konut projesini beğeniyor, almak için geliyor, her şeyde anlaşıyoruz ama güncel fiyatlarda tıkanıklık yaşıyoruz. Bir de şöyle bir dönüş olmaya başladı: “Ben bugün yatırım için alıyorum, kiraya verdim; zaten yüzde 25’e takılıyoruz”… Ama inşaat ilk aşamadaysa bitişini hesaplayıp duruma göre düşünüyor. Ama mevduat faizi kısmı bir problem haline dönüştü. Artık ben bunu kiraya da versem, mevduat faizinden daha çok gelirim oluyor, “dolayısıyla benim için yatırım aracı değil” haline geldi. Mevduat faizi biraz daha düzenlenebilir mi? Böyle mi gidecek? Bu biraz gayrimenkulü etkiler mi?

“Konut yatırımları için mevduat faizi bana göre de çok önemli. Biz bunu 2018-2019 yılları arasında net olarak görmüştük, o dönemde de mevduat faizleri yükselmişti ve o dönemde konut, yatırım aracı olmaktan çıkmıştı. Çünkü herkes parasını mevduatta değerlendiriyordu. Sonrasında 2020 yılı -pandemiyle beraber- ekonomik olarak da çok ciddi bir değişiklik oldu. 2020 Haziran’ından sonra özellikle konut kredisi kampanyası da bunu çok çok desteklemiştir. Ama kişiler tekrar yatırım amaçlı konut alımına yönelmişti. Pandemi, konut daha kıymetli, daha çok vakit geçirilebilir olması; ülkedeki ekonomik gerçekler, düşen faiz ortamı… Böyle olunca konut tekrar “Ben paramı enflasyon karşısında koruyabilecek ne var? Konut var.” Ve bu 2.5 yıldır bu piyasayı oldukça hızlı bir şekilde yükseltti. Geldiğimiz nokta itibariyle evet iki ayda mevduat faizleri düşse de oldukça yükselmişti. Öyle olunca da dediğiniz psikoloji başladı. “Bu evi ben ne kadara alacağım? Aynı parayı gidip mevduat faizinde değerlendirirsem ne kadar aylık faiz gelirim olur?”… Bulunduğumuz dönem itibariyle bu yatırım amaçlı konut alımlarının önüne geçmeye başladı. Devamında hemen şu da geldi: Bizde konut yatırımları salt kira getirisi için alınmıyor aslında. Türkiye’nin çok önemli bir gerçeği var o da değer artışı. Konutu aldığınız günkü fiyat ile iki yıl sonraki fiyat (2013-2015 yılları arasında fiyat değişimini deneyimlemiş biri olarak söyleyebilirim ki, çok ciddi fiyat artışı var.

Şimdi değer artışı kazançları daha çok maliyet odağında. İnşaat birim maliyetleri çok arttı iki yılda. Dolayısıyla birçok etken bu değer artışını da beraberinde getirdi.”

– An itibariyle piyasayı nasıl görüyorsunuz?

“Evet piyasada bir yavaşlama var, bunu net olarak görüyoruz; buradaki en frenleyici faktörün de hane halkı satın alma gelirlerindeki düşüş. Artışın olmaması ve konut fiyatının da yükseliyor olması, hane halkı gelirinin her düşüşü konutu erişilebilir olmaktan çıkartıyor.”

– Oturum amaçlı konut alımı için ne düşünüyorsunuz?

“Oturum tarafı biraz daha farklı Naz Hanım… Oturum için alıyorsanız, her zaman almalısınız da çünkü ülke olarak en az bir konut sahibi olmak çok önemli!.. Bu çok geleneksel, kültürel yapılarla da içiçe geçmiş durumda.

Değiştiremediğimize göre bunu kabul ederek başlamak lazım; Oturum amaçlı alımlarda ben hala bir motivasyonun olduğunu görüyor ve düşünüyorum. Oradaki fiyatlar 2-5 milyon TL arasında kalarak biraz daha geride… Özellikle o kitlenin alabileceği ev segmentleri diye görüyorum çünkü değerlemede de görüyorsunuz. Teminat amaçlı işler biz bankaların kredi ipotek işlemleri için değerleme yapıyoruz. Oradaki gelen günlük iş hacimlerinde de o segmentin hala hareketli olduğunu görebiliyoruz. Dolayısıyla o taraf piyasayı hala (Temmuz ayında 109 bin adet konut satışı, çok kötü olmayan bir adet olarak düşünüyorum ben) Ağustos ayında da ben aynı trendi görüyorum. Adet olarak geri gelme söz konusu olabilir ama o segment hala canlı.”

– Arka planda kaldığı için o canlılığı hissedemiyoruz belki sektörde?

“Kesinlikle! Çünkü o taraf ikinci el… Birinci el satış pazarlama organizasyonu yapmadığınız, özellikle gerçek kişiden gerçek kişiye satışların olduğu alan. Ya da daha yerel geliştiricilerin (müteahhitlerin) yaptığı taraf, o yüzden piyasanın ana oyuncuları oradalar; çünkü markalı konut projelerine baktığımız zaman yüzde 10’lu oranları çok geçmediğini görüyoruz; öyle olduğu için yekûn orada ama bizler hissetmiyoruz.”

– “Yabancı dolar bazında zarar ediyor” diye bir söylem vardı ama rakamlara baktığımızda, istatistiklerde hiç öyle değil.Dolar bazında bir kazanç oluyor. Birim fiyatları nasıl?

“Son dönemde, ortalamalar Türkiye geneli 1000 dolar, İstanbul’da 1600 dolar seviyelerine gelmişti. Ki, -aynen dediğiniz gibi- bu artış demek. Çünkü 800 dolardan 1000 dolara çıkmıştı. İstanbul’da özellikle stok artışının çok olduğu dönemde bazı bölgelerde 750 dolar’a kadar düşmüştü. Bununla beraber olan etkileri iyi analiz etmek doğru olur, çünkü döviz bazlı getiri ve döviz bazlı kazanç ve yabancı müşterilerimize karşı zorladığı dönemler oldu. Bir dönem ev, gerçekten 500 bin Euro’ya satın alınmıştı; bir yıl sonra değerleme yapıldığında 450 bin Euro çıkabiliyordu ve yabancılar bundan çok mutsuz olmuşlardı. Geldiğimiz nokta itibariyle bu yıl bununla çok karşılaşmıyoruz. Bunun iki temel nedeni var: Dolar’ın uzunca stabil kaldığı ilk 5 ay geçirdik. Dolar’daki artış Haziran ayı itibariyla başladı tabii o artış oldukça dolar bazlı fiyatlar, TL’de de Merkez Bankası kontrfiyat endeksi son verilerinde gördük ki, artık çift haneli yıllık artışlara düşüyor. Artık konut fiyat artış hızında da yavaşlama var. Hem TL’deki artış hızı yavaşlıyorsa hem döviz kuru çok yükseliyorsa döviz bazlı konut fiyatlarının bir miktar aşağı gelmesinin sinyalini verecektir.

Makbule Yönel Maya’dan Naz Kurt’a özel açıklamalar…

Haziran ayının başındaki kur ile sonundaki kur arasında yüzde 24 gibi bir fark vardı, dolar olarak söylüyorum, çok önemliydi bu. Konut piyasasına da geriden yansıyor bu durum. Gayrimenkul, borsa gibi bir varlık değil. Şimdi şimdi birazcık, hatta bana göre yılın ikinci 6 ayında bu dolar-döviz etkisini daha çok göreceğiz.”

DOLAR ARTARSA KONUT FİYATI…

– Doların artacağı konuşuluyor ama o zaman değişir mi o zaman dolar bazında?

“Bunun için birden fazla şeyi bilmek gerekiyor. Döviz tek başına fiyatı belirlemiyor Türkiye’de. Evet inşaat malzemeleri girdilerinde dövizin payı çok önemli ama onun dışında KDV ile ilgili değişimler var. Bunun etkisini çok daha net görmedik gelecek 6 ay içinde görürüz diye düşünüyorum.”

– Son depremler, değerleme tarafında da çok büyük bir etken haline geldi mi?

“O tarihte ilk bir aylık süreçte bizim telefonlarımız sadece “Risk analizi yapabileceğimiz yapı denetim firması var mı? Siz böyle bir hizmet veriyor musunuz?’ diye sormak için çaldı. İkinci ay, insanlar eğer bütçeleri elveriyorsa eski evlerini satıp kurtulmak özellikle riskli bina olduğuna kanaat edildiyse, o konutu satıp o binadan çıkmak ve daha yeni, deprem fay hattına uzak, daha azkatlı-müstakil olabiliyorsa, o bölgelere yönelmeye başladılar, böyle bir trend olduğunu gördük. Aradan geçen 6 ayın sonunda ise artık deprem, ilk andaki gibi merkezi konumda olma özelliğini bana göre yitirdi. Hayatın günlük gerçeklerine döndük.”

– Eskiden metrekare fiyatında net-brüt farkına takılanlar şimdi üniversite raporunu görmek istiyor. Sahaya inip bizden çok inşaat mühendislerini görmek istiyorlar. Değerleme kısmında biraz daha unutulmuş olabilir artık.

“Değerlemede çok unutamıyoruz çünkü temel bir sebebi var: Değerleme yaparken her taşınmazın yasal evraklarına bakmak zorundayız. Orada da ruhsat tarihi, iskan tarihi, iskan alıp almadığı gibi konular değeri belirleyen birer faktör. Yapı ruhsatı alınırken hangi tarihli Deprem Yönetmeliği’ne göre yapılmış, şimdi biliyorsunuz ‘Binanız ne kadar yeni ise o kadar son Deprem Yönetmeliği’ne göre yapılmış olduğuna kanaat getiriyorsunuz’… Dolayısıyla bu, bizim verdiğimiz fiyatın, değerlemenin içinde hep oluyor. Bina eskidikçe fiyat düşüyor: Yanyana iki binayı düşünün bir tanesi 1974 yapımı diğeri 2018 yılı yapımı, oradaki fiyat farkını herkes net olarak görebiliyor. Değerlemede deprem hiçbir zaman unutulmamıştır ve hiçbir zaman da unutulmayacak diye düşünüyorum.

Şubat ayından sonra çünkü yaptığımız çalışmalardan görüyoruz ki, Mart-Haziran arasında önceki yıla kıyasla çok daha fazla ‘kentsel dönüşüm şerefiye’ işi yaptık. Sebebi ne? İnsanlar deprem felaketinden sonra daha uzlaşmacı bir zemin yakalamaya başladı. Geçtiğimiz yıl teklif verdiğimiz ama bir türlü uzlaşma sağlanamadığı için yapamadığımız çalışma, deprem sonrası herkes “Nasıl uzlaşırım?” noktasında.. Şimdi kentsel dönüşüm realize oluyor, hayata dönüyor, inşaatlar yapılmaya başlanıyor. Geçtiğimiz sokaklarda da bunu görebiliyorsunuz. Kentsel dönüşümde depremin kesinlikle tetikleyici etkisi var ve bana göre de olmalı.

Kentsel dönüşümde en kritik konu işin finansmanı. Kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle yapılacaksa evet olabilir ama o zaman imar hakkı artışı olacak mı? ‘Ben 100 metrekare evime karşılık 100 metrekare alabilecek miyim yoksa 80 metrekareye düşecek mi?’ gibi sorunlar var.

– Arsa ve tiny house yatırımına eğilim var. Trend yerler neresi sizce?

“Yaptığımız değerleme çalışmalarında İstanbul’a en yakın yerler bu trendden en fazla etkilenen yerler oldu deprem sonrasında… Pandemiyle başladı aslında depremden de önce… Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Sakarya ve Kocaeli gibi bölgelerde projeler üretildi. Satışlar devam ediyor, bazı bölgelerde arsa değerleri inanılmaz arttı. Bira daha çeperi genişlettiğinizde eko-turizm imarı gündeme geldi. Eko-turizm imarlarının çıktığı veya çıkabildiği bölgelerde ekstra hareketlilik olduğunu gözlemliyoruz. Her geçen gün konuta ulaşım maliyetimiz zorlaşıyor. Konutun fiyatı artıyor, birikiminiz aynı kalıyor ya da azalıyor enflasyon karşısında; konut alamıyorsanız ne alabilirsiniz? 500 metrekare hisseli tapu, tarla, arsa, ‘İleride değerlenir’ veya ‘Bir şey yapabilirim’ düşünceli motivasyonlar arsa-arazi alımlarını çok ciddi şekilde tetikliyor.”

– Yılı nasıl kapatırız sizce?

“1 milyon 200 bin veya 1 milyon 300 bin konut satışı ile bitiririz ama her şey aynı olursa, bugünkü gibi devam ederse. Ne olabilir? Ne değiştirir?.. Ekim ayı gibi yeni bir konut kredisi kampanyasının gündeme gelebileceği konuşmaları var. Bu tarz konut kredi kampanyaları, rakamları aylık bazda çok etkiliyor ve çok değiştiriyor. Pandemi dönemindeki konut kampanyasında, konut kredisi faiz oranı 0.64’lere kadar düşmüştü. 0.74’ler seviyesindeyd ve bir yıl geri ödemesizdi. Önemli vade seneleri vardı.

Dolayısıyla Temmuz ayı satışları 200 binlere kadar çıkmıştı. Bu Temmuz’da 109 binleri konuştuk. Bu tarz bir kampanyanın etkisi toplamı etkiler. Ama rutin, aynı, kredi olarak desteklenmediği bir yıl sonu göreceksek 1 milyon 200 bin bandına geri döner. Bu ne demek? Son 5 yılın en düşük satış adetleri demek. 1 milyon 375 konut satışları 2013’de vardı. Son üç yıldır 1 milyon 495 bin – 1.5 milyon oldu. 1 milyon 500 bandına kadar çıkmıştık, yine geriledi.”

MEŞHUR SORU: KONUTTA BALON VAR MI?

Makbule Yönel Maya ile röportajı, haberin sonundaki linkten e-dergi’de okuyabilirsiniz veya Youtube’de izleyebilirsiniz…

– ‘Konut balonu’ iddiasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Krediyle alakalı değişimden söz ediyoruz ama o olmazsa bahsettiğimiz balon olacak mı sizce?

“Balonu tespit edebilmek için bazı değişkenleri bilmek gerek. Ülkedeki arz ve mevcut stok konusu, hane halkı gelirinin konutun değerine oranı, nomimal ya da reel yıllık değer artışı verilerini bilerek bakmak gerekiyor. Doneleri alt alta koyunca, bu kadar konuşulduğu 2017 yılıydı, 2017’de konuşulmasını net bir şeye bağlayabiliyordunuz. O yıl alınan ruhsat sayısı 1 milyon 400 bine kadar çıkmıştı, 600 bin ruhsat alınsa yeterli görülecek tarihte. Şimdi geldiğimiz nokta ondan çok farklı. Biz hala 600 binleri konuşuyoruz son iki yıldır. Hadi pandeminin etkileriyle çok duran inşaat, yeni üretim piyasası vardı ama bu sonraki yıllarda çok ciddi artmadı.

Çünkü geliştirici tarafında o motivasyonsuzluk hala devam ediyor. İnşaat maliyetleri arttıkça o düşünüyor ki projeyi geliştirirken, ‘Benim bugün almadığım demir yarın kaça mal olacak?’, ‘Bugün yaptığım fizibilitede inşaat maliyeti 6 ay sonra kaça denk gelecek?”

– Hazır değilseniz, öyle başlamıyorsanız müteahhit tarafı çok zor…

“Öyle olduğu için de insanları ‘Yaptırmamaya teşvik’ ediyor. Bunun gibi bir sürü öngörülemez şeyler var. Sadece bu bakış açısıyla düşündüğünüzde inşaat maliyeti artarsa, arsa değeri olarak baktığınız yerlerde kârınız çok azsa geliştirmezsiniz, çünkü, yarın inşaat maliyetleri sizin öngöremediğiniz şekilde x1.5 katı olsa projeyi iyi yapamazsınız. Merkezi yerlere yönelmekteki etken de bu konu olabilir.
Bundan sonraki süreçte ‘konut balonu’ndan bahsedebilmek için arzın yine çok hızlı arttığı,-balon artış olsaydı konut fiyat artışı ile enflasyon artışı arasındaki fark böyle olmamalıydı- fiyat artışı enflasyonun, geçmiş yıllarda +2, +3 puan fazla olduğu yıllardı, şimdi o reel artış da çok fazla var. Böyle bir balon olsaydı, o reel artış böyle olmamalıydı.

Dolayısıyla çok desteklemiyor. Bunu da söylemekte fayda var: Konutu segmentlere bölerek konuşmak lazım. Artık her şeyi o kadar ayrıntılı düşünmek gerekiyor ki, sektör çok ciddi süreçlerden geçti. Ciddi tecrübeler edindi.

O tecrübelerin sonunda bence bu ‘balon’ hikayesi de segmentlere ayrılıyor. 10 milyon TL üstü konut piyasası bence başka bir piyasa, 5-10 milyon TL arası başka bir piyasa, 2-5 milyon TL arasındaki konut piyasası ise bambaşka… Bunları yanyana koyduğumuzda özellikle 2-5 milyon TL arasındaki fiyatlamalar için kesinlikle ‘konut balonu’ndan bahsetmek an itibariyle mümkün değil.

– Çok duyduğumuz o soru geliyor: Konut fiyatları düşecek mi?

“Fiyatların çok yükseldiği yerler nereler? diye bakarsak genelde 10 milyon TL üzerindeki konutlarda, bu satış hızı olarak da azalan bir piyasa demek, inşaat maliyeti + arsa + kâr olarak baktığımızda da çok büyük bir segment demek. Evini satarken gelecekteki rantı şimdiden alma psikolojisi ile satılan evler çok yükselmişti. Şimdi geriye gelme var, ilanlarda da bunu görebiliyoruz. Ama 2-5 milyon TL fiyatlı segment çok zor bir segment… İnşaat maliyetlerini 1 yıl önce 12 bin TL’ye mal ederken şimdi piyasa tekrar dolar konuşmaya başladı. Rakamlar inanılmaz boyutlara çıkıyor. Bir çok etken var ama günün sonunda en büyük etken inşaat maliyetinin artışı. 2-5 segmenti için ortalama inşaat maliyetinin 20 bin TL/metrekare olduğunu dikkate alırsak, zaten sadece inşaat maliyeti 2 milyon TL’ye geliyor. O tarafın geri gelmesi mümkün değil.

– Kadınlar inşaat sektöründe ne kadar egemen tarafta? Değerleme sektöründe mesela?

“Değerleme tarafından başlayayım, oldukça düşük bir sayıda kadın yönetici varlığı. Yüzde 76’sı erkeklerden oluşuyor. Değerleme sektörünü kadına çok yakışan meslek olarak düşünüyorum. Çünkü çok detaycı bir iş yapıyorsunuz. Gayrimenkul sektöründe genel olarak değerlendirdiğimde orada çok ciddi bir erkek egemenliği var. Dolayısıyla burada kadın istihdamını artırmak inşaat sektörünün özellikle kamu örgütlerinin bir numaralı görevi olmalı. Çok çeşitli dernekler, yönetim kurulları hatta panellere kadar gelmiş durumda konu. Panellerde bile kadın-erkek sayısının eşit olmasını amaçlayan, isteyen bir bakış açısı var. Bu farkındalığa sahip olmak bence çok önemli. Kadının söyleyecek çok sözü var ve bence işini layığıyla yapan çokça kadın çalışanlarımız var. Umarım ki, bundan sonraki yıllarda %20-25-50 şeklinde, özellikle değerleme sektöründen bahsediyorum, artış olur bundan mutluluk duyarım.”

Makbule Yönel Maya kimdir?

Yıldız Teknik Üniversitesi , Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama bölümünden 2003 yılında mezun oldu. Konut sektöründe 1.5 yıllık satış tecrübesi var… İnternette ‘Gayrimenkul Değerleme’ ve ‘Ekspertiz’ kelimelerinin peşinden gitti ve…

Gayrimenkul değerleme firmalarının ‘info’ ile başlayan e-mail adreslerine CV gönderdi ve 8’i birden onunla çalışmak istedi!

2005 yılında öyle bir tercih yaptı ki, 18 yıldır görev aldığı firmanın 10 yıldır da genel müdürlüğünü yapıyor…

Makbule Yönel Maya, Sermaye Piyasaları Kurulu (SPK) ve Royal Institution of Chartered Surveyors (RICS) lisanslı değerleme uzmanı…

MOVE UP DERGİSİ 3. SAYI YAYINDA!

MOVE UP E-DERGİYİ OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYIN!

Move Up dergisinde TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya ile İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım ile özel röportajı da okuyabilirsiniz…
Emre Kulcanay

Son Gönderiler

Galatasaray’ın sırtına Pasifik imzası

#Galatasaray #PasifikHolding #FatihErdoğan

2 gün Önce

Konut kredileri mortgage krizi getirir mi?

#KonutKredileri #Mortgage #OsmanAltuğ

3 gün Önce

İstanbul’un en çok kazandıran mahalleleri belli oldu

#İstanbul #Fikirtepe #Esenyurt

6 gün Önce

Luxera Bahçe Port fiyat listesi 4.9 milyon TL’den başlıyor

#LuxeraBahçePort #LuxeraGYO #İstanbulHavalimanı

6 gün Önce

Ege Yapı Alsancak’ta ön satış başladı

#EgeYapıAlsancak #İzmir #İnançKabadayı

6 gün Önce