T.C. Vatandaşlığını mı satıyoruz?
Ağaoğlu Şirketler Grubu CEO'su Dr. Önder Halisdemir, '2. Vatan Türkiye' programının Türkiye'ye yılda 45 milyar dolar gelir getireceğini öne sürdü... İşte Ağaoğlu CEO'su Halisdemir'in programı ilk dile getirdiğinde etrafında kısık sesle sorulan "T.C. Vatandaşlığını mı satıyoruz?" sorusuna cevap verdiği o makalesi...
Ağaoğlu CEO’su Dr. Önder Halisdemir’in ‘İkinci Vatan Türkiye Programı’ ile ilgili kaleme aldığı analiz yazısı şöyle;
İkinci Vatan Türkiye Programı ülkemize yılda 45 milyar dolarlık doğrudan yatırım getirecek…
Birinci vatanımız Türkiye olduğu için şanslı bir ülkeyiz. Arada şikayetçi olup bir yurt dışı tatilinden sonra, “Ohh çok şükür memlekete geldik” diyen pek çok arkadaşım var. İnsan kaybeder gibi olduğunda sahip olduklarının kıymetini daha iyi anlıyor. Sorunlarımız yok mu? Var. Daha iyi olsaydı dediğimiz onlarca konu yok mu? Var. Ancak yurt dışında çok seyahat ediyorsanız hatta hayatınızın bir kısmını benim gibi yurt dışında geçirdiyseniz kafanıza taktıktan sonra her ülkede farklı birçok sorunun ve düzeltilmesi gereken şeyin olduğunu fark edersiniz. Hele gittiğiniz yerlerin lokal insanları ile sohbet ettiğinizde şikayet konularının çok da farklı olmadığını hatta bazı ülkelerde karamsarlıklardan öte umudun bittiğini görürsünüz. Bizim ülkemizin hakkını yurt dışı münasebetiniz arttıkça teslim edersiniz. Hele dünyanın çalkalandığı bu yıllarda yıllardır parlatılan ülkelerin yaldızının kazındığında gözükeni görmeye başladığınızda…
Gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ülkeler için hep daha iyi bir yaşam umudunu ve görece istikrarı temsil ederler. Bu ülkeler bu yaşam umudunu ve görece istikrarlarını ülkeleri için doğrudan yatırım ve gelire de çevirmektedirler. Bugün Amerika, Kanada, İngiltere, Portekiz, İspanya gibi gelişmiş 22 ülke geliştirdikleri programlar ile ülkelerinden gayrimenkul alan veya yatırım yapan yabancı ülke vatandaşlarına kendi vatandaşlıklarını da vermektedirler. Açıkladıkları programlar da 500 bin Euro’dan başlamaktadır. Böylelikle ilave maliyetsiz taze para ve doğrudan yatırım çekmektedirler. Tabi parası olan nitelikli nüfusu da ülkelerine adapte etmektedirler.
Yılda 45 milyar dolar Doğrudan Yatırım çekmeye hemen başlayabiliriz. Nasıl mı?
Yaklaşık bir yıl önce gayrimenkul sektörüne geçişimle beraber ilgimi bu alana yönelttim. Tanıyanlar bilir, yeni iş dizayn etmeyi ve hayata geçirmeyi, kullanılmadık kapasiteleri kullanmayı, dünya ile ahenk içinde olmayı severim. Çalıştığım kurumların ve kendi adıma aldığım birçok saygın uluslararası ödül, hep basit bir iş fikrinin en kullanıcı dostu şekilde sunulması ve hayata geçmesi ile oldu. 2016 yılı için ekibimle beraber 3 makro proje belirledim. Bunlardan ilki diğer ikisi gibi sektörün ve ülkemizin kullanmadığı bir kapasite ile ilgiliydi. Bu yazıma ‘2. Vatan Programı’nı konu etmek istiyorum.
‘İkinci Vatan Türkiye’yi, ülkemizden belli tutarda gayrimenkul alanlara önce ve hemen oturma izni, belli sürenin sonunda da gerekli şartları sağlamasıyla otomatikman vatandaşlık veren programın ismi olarak belirledik. Bu programın benzerlerini gelişmiş ülkeler hali hazırda yapmaktadır. Madem gelişmiş ülkeler benzer programları yapıyor biz neden böyle bir program yapmayalım? Başvuran olmaz mı? Yanılıyorsunuz. Zaten bu program olmasa da 2012 yılında yabancıların konut almasına izin verdik. Epey uğraştırarak oturma izni de verebiliyoruz. İlgi de hiç fena değil. Aslında birşeyler yapıyoruz. Ancak birçok alanda olduğu gibi pazarlamamız zayıf. Kullanıcı tecrübesine ve kolaylığına odaklanmıyoruz. Rekabet ettiğimiz pazarlara bakıp dünyanın bizim etrafımızda dönmediğini görüp bunu başvurması ve işleyişi kolay bir programa dönüştürmemiz ve vatandaşlık perspektifini şartları yerine getirene vermemiz gerekiyor. Bunu ekibimle beraber bürokrasisine ve müşteri/başvuran deneyimine kadar çalıştık. Ortaya cari açığımızı da kapatıp bizi artıya geçirecek müthiş bir değer çıkıyor.
Zaten 3 milyon Suriyeli’ye karşılık beklemeden kucağımızı ve vatanımızı açtık. Bu ülke insanı dünyadaki her muhtacın karşılık beklemeden yanında olmayı atalarının vasiyeti bilir. Bizi biz yapan en yüksek insani taraflarımızdan biri budur.
Şimdi de parası olan dünya vatandaşlarını ülkemize çekecek bir program oluşturarak Türkiye’ye bu parayı ve nitelikli nüfusu çekmeliyiz. Her şehri ayrı güzel olan ülkemiz istikrar olarak bölgemizden ve hatta yüzlerce ülkeden çok daha istikrarlıdır. Mevcut durumumuzla yılda 23 bin konut yabancılara satılmaktadır. Bu programla bu sayının yıllık yüz bine çıkmasını beklemek mümkün olacaktır. Schengen avantajına sahip İspanya’nın 500 bin Euro olarak belirlediği programı biz Türkiye için 350 bin dolar olarak belirleyebiliriz. Bu durumda yıllık 35 milyar dolarlık doğrudan yatırım ülkemize girmektedir. Bizim pasaportumuzla hali hazırda yüzün üzerinde ülkeye vizesiz/kapıda vizeli girilebiliyor. Beklenen gelişmeler olursa Avrupa’ya da vizesiz giriş işin diğer cazip tarafı olacak.
Programı İstanbul için 350 bin dolar (asgari 350 bin dolar olacak, birden fazla gayrimenkul olabilecek) olarak belirleyip diğer şehirlerimiz için 250 bin dolar olarak da belirleyebiliriz. Böylelikle yatırım alan şehirlerin sayısı bu tatlandırıcı ile daha da artar.
İkinci Vatan Türkiye Programı’nın ülkemize faydaları nelerdir?
İlk ve en önemli fayda yılda 100 bin başvuru ile 35 milyar dolarlık bir doğrudan yatırımı çekmemizdir. Görünüşte bu parayla gayrimenkul alınmaktadır. Ancak gayrimenkul sektörü 200’ün üzerindeki sektörü beslemektedir. Yani 200 değişik sektör mal ve hizmetini satmış olacak ve eline geçen parayı yine ülkemizin varlıklarını arttıracak yatırıma döndürecektir. Gayrimenkul 200 sektörün ürünün paketlenmiş halidir. Ülkemizin en yüksek katma değerli ihraç ürünüdür. Hemen hiç ithalat yapmadan yalnızca girdi sağlamaktadır. Bu sektörün hali hazırda yurt dışı fuar desteği dahi alamadığını kenara not edelim. Yani diğer sektörlerin önü açılsın diye verilen birçok teşvik sağlanmadığı halde gayrimenkul, en yüksek katma değerli ihraç ürünümüz konumundadır.
Diğer yandan bu gayrimenkulü alanlar bu malı bir yere götüremiyor. Mal ülkemizde kalıyor ve üzerinden ülke ekonomimiz fayda sağlamaya devam ediyor. Emlak ve diğer vergiler, sigorta, ev eşyaları, kişilerin diğer yaşam ihtiyaçları, turizm, vs. diğer yandan asgari 350 bin dolar ödeyerek gayrimenkul alan kişilerin mutlaka başka paraları da olacak ve bunu ülkemize getireceklerdir. Böyle baktığımızda en kötü hesapla beraberinde asgari 100 bin dolar getirse bu 100 bin kişi, ilave 10 milyar dolar da oradan gelecektir. Cari açığımız ne kadardı? Pardon duyamadım! Binbir çabayla ve petrolün etkisi ile 33 milyar dolar. Yani direkt 35 milyar dolar ve ilave 10 milyar dolarla 45 milyar dolar girdi yaratacak programla artık, cari fazla veren bir ülke olmamız an meselesi.
Programda kat mülkiyeti tesis edilmiş her gayrimenkul ile kat mülkiyeti henüz tesis edilmemiş ancak ‘nitelikli geliştiricilerden alınacak proje halindeki gayrimenkuller dahil olacak. Böylelikle giren para her yere nüfuz ederek canlandıracaktır. Yani hem ekonomimize girecek hem de bireylerin ve şirketlerin kasasına. Ekonomi cari açık yönüyle artıya geçerken birey ve şirketler ödedikleri vergiler, yatırım ve harcamaları ile parayı her hücreyi harekete geçirecek şekilde kullanacaklardır.
Neden gayrimenkul?
Eğer yurt dışında parası olan bireylere yöneleceksek gayrimenkul şimdilik en doğru çıpa ürünümüzdür. Kendinizden pay biçin, başka bir ülkenin vatandaşlığı için o ülkeye yatırım şartı aransaydı neye yatırım yapmak isterdiniz? O ülke için bilginizin sınırlı olduğu finans ve sermaye piyasalarının yatırım enstrümanlarına mı, yoksa en azından hem değerini korur hem bu arada ülkeyi öğrenir başka şeylere de yatırım yaparım deyip gayrimenkule mi? Cevap tabi ki gayrimenkul olurdu. Kaldı ki gayrimenkulünü satan birey ve firmalarımız zaten elde ettikleri değeri yerel finans ve sermaye piyasalarımıza yönlendirebilecek, dolayısı ile bu piyasalarımız da bundan nasiplenecektir. Şüphesiz asgari tutarı sağlayacak yatırım şartına gayrimenkulün yanı sıra mevduat ve hazine bonosu gibi enstrümanları da ekleyebiliriz. Ancak hiçbiri ekonomiyi gayrimenkulün sağlayacağı etki kadar olumlu ve çeşitli etkilemeyeceği gibi tercih sebebi olmaz. Üstelik programın değer önermesi net olmalı. Tekrarla, gayrimenkulünü satıp parasını alan ülkemiz birey ve firmaları zaten bankalarda, finans ve sermaye piyasalarında paralarını değerlendirebilecektir.
T.C. Vatandaşlığı mı satılacak?
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını belirli bir bedel ve şartlarla dünyaya açıyoruz. Biz ülkemizin nihai bir ürününü, gayrimenkulünü ciddi bir bedelle alana, “Eğer bu değerin karşılığını ülkemize getirirsen ve bizim asayiş ve huzurumuzu en az 5 yıl bozmazsan T.C. Vatandaşı olabilirsin” diyoruz. Gelen zarar mı vermeye başladı? Çıkarmak zaten yasalarımızın elinde olacak. Seksen milyon nüfusumuz var. Programı istediğimiz anda kapatırız. Yıllar içinde 1 milyon dünya vatandaşı alsak 350 milyar dolar eder ve ülkemizi çok daha yaşanabilir bir ülke yapacak yatırımların bu girdi ile önünü açarız.
‘İkinci Vatan Türkiye Programı’nı fikir olarak kısık sesle seslendirmeye başladığım geçen yıl sonunda konuyu anlamadan çevremde ilk anda az sayıda da olsa “T.C Vatandaşlığını mı satıyoruz?” diye düşünenler oldu. Anlayınca ve örneklerini anlatınca endişeler kalktı. Ancak bu reaksiyonun da verilebiliyor olması beni bu düşünceyi de işlemek gereğine yönlendirdi.
Nasıl ihtiyaç halinde bila-bedel milyonlarca göçmenle toprağımızı, aşımızı, işimizi gerektiğinde paylaşabiliyorsak, tarihimiz de bunun seçkin örnekleri ile doluysa şimdi parası olanla o parayı kazanacak bilgi ve becerisi olanla ülkemizin vatandaşlığını paylaşmak bizi ancak zenginleştirir. Üstelik bizden gitmiyor, bize katılıyor.
Zaten bir Amerikalı’nın, Kanadalı’nın İngiliz’in hatta Malezyalı’nın eğer ülkesine değer sokuyorsa vatandaşlığını paylaşmasına açık olması ve bunu programlar ile duyurması bunun yaşayan kanıtıdır.
Sosyal fayda
Bu programın cari açığımızı reel olarak kapatıp artıya geçirmesi ve elde edeceğimiz kaynakla yeni iş alanları oluşturacak olmamız ve nitelikli bir nüfusu ülkemize çekmek kadar bence önemli bir faydası daha var. O da Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı’nı dünya içinde değeri artan bir ‘arzu nesnesi’ haline getirmek ve bunun değerini arttırmak ve geliştirme konusunda sosyal olarak da faydası olacak bir dizi adımı daha somut düşünmeye başlayacak olmamızdır. Bu program ülkemiz insanı için de faydası olacak daha yaşanabilir ülke hedefinde somut yol haritaları bize sunacaktır. Bunun sosyal ve kültürel faydaları ayrı bir yazı konusu olacak kadar uzundur.
Ülkemiz için çok faydalı neticeler getireceğini gördüğüm bu projenin karar vericiler tarafından bir an evvel hayata geçirilmesi için gerekli girişimleri yaptık, yapıyoruz. Ancak kamuoyunda tartışılması ve sağlanacak destek de bir o kadar önemli ve siyasetin elini kolaylaştıracak niteliktedir. Konu kafanıza yatıyorsa siz de seslendiriniz ve hepberaber ülkemize bu değerin kazandırılmasına vesile olalım. Ülkemiz biran evvel cari fazla verir konuma geçebilsin ve daha yaşanabilir ülke olma yolculuğuna daha somut hedeflerle devam edebilsin diye…
Saygılarımla.
Dr. Önder Halisdemir
Ağaoğlu Şirketler Grubu CEO