Deprem korkusu sorgulatıyor: Eski binalar riskli peki yenileri?

Deprem korkusu kentsel dönüşüm ve bina güvenliğini yeniden gündeme getirdi. İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe çok önemli sorular sordu. Detaylar haberde...

Deprem korkusu ile oturduğumuz binaları sorgular olduk. Gözümüz kentsel dönüşümde ama inşaat maliyetleri de ortada… İnşaat Mühendisleri Odası Eski Genel Başkanı Cemal Gökçe, Independent Türkçe‘den Ali Kemal Erdem‘e çok önemli açıklamalarda bulundu: “Yeni binaların 7 büyüklüğündeki depremde ne kadar ayakta kalacağı kuşkulu”…

Toplanma alanları yok edildi, vatandaşın gideceği yer azaldı… “Olası depremde sokaklar evlerden daha güvenli olmayacak”… Uzmanlara göre depreme karşı en kesin çözüm, sağlam binaların inşa edilmesi. Fakat vatandaşların büyük çoğunluğunun bunu yapacak maddi gücü yok. Birçok insan, depreme karşı can mı ve cep mi tercihi arasında kalmış durumda

Düzce-Gölyaka merkezli 5,9 büyüklüğündeki deprem, aralarında İstanbul ve Ankara’nın da olduğu geniş bir alanda hissedilmekle kalmadı aynı zamanda “acı” gerçeği bir kez daha hatırlattı: Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de birçok riskli yer var.

İstanbul’un yakınlarında meydan gelen depremde akıllara hemen megakent geliyor.

Çünkü İstanbul hem nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu hem de ülkenin sanayi ve ekonomi merkezi niteliği taşıyor.

Son depremin Marmara Bölgesi ve tabii İstanbul’da hissedilmesi kaygıları artırdı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın bu yıl (2022) hazırladığı “İstanbul’un Ana Gündemi: Deprem” raporuna göre 7,5 büyüklüğünde bir sarsıntıda Türkiye’nin en büyük metropolünde hafif, orta ve ağır hasar alabilecek binaların toplam sayısı 500 bin.

İstanbul’daki insan ve bina yoğunluğu hesaba katıldığında olası büyük bir depremin ciddi insan ve maddi kayıplara yol açması uzak bir ihtimal değil.

Olası bir depremde hasarı azaltacak en sağlam önlem ise dayanıklı binaların inşa edilmesinden geçiyor.

1999’da Gölcük ve Düzce merkezli depremlerde binlerce kişinin hayatını kaybedip on binlercesinin de yaralanmasının ardından binaların sarsıntıya ne kadar uygun yapıldığı konusu gündeme geldi.

2000’den itibaren binaların depreme dayanıklı yapılması için önlemler alındı. Uluslararası standartlara uygun, depreme dayanıklı faaliyet yükümlülüğü de 2005’te yürürlüğe girdi.

Aynı düzenleme kapsamında kentsel dönüşüm için de start verildi. Bu tarihten beri binlerce eski bina kentsel dönüşüm kapsamına alınarak yenilendi.

Binaların yüzde 70’i, 2000 öncesinde inşa edildi

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün 2021’de hazırladığı rapora göre İstanbul’da 2000 öncesinde yapılan binaların sayısı 817 bini aşıyor.

İstanbul’daki toplam bina sayısı ise 1 milyon 164 bin. Dolayısıyla İstanbul’daki binaların halen yüzde 70’lik bölümü 2000 yılından önce yapıldı.

Bir yıllık süreçte 2000 yılı öncesinde yapılan binalardan bir miktarının daha dönüşüme gittiği düşünülse bile yine de İstanbul’daki binaların ezici bir çoğunluğu 2000’den önce inşa edilmiş ve 2005’te kabul edilen deprem yönetmeliğine uygun olarak yapılmamış yapılar.

“Yeni binaların 7 büyüklüğündeki depremde ne kadar ayakta kalacağı kuşkulu”

Uzmanlara göre 2000’den sonra yapılan her binanın da depreme dayanıklı olduğunu düşünmek doğru değil.

İnşaat Mühendisleri Odası Eski Genel Başkanı Cemal Gökçe, bu görüşte olanlardan biri.

Gökçe’ye göre yeni yapıların da 7 ve üzeri büyüklükte bir depremde ne kadar ayakta kalacaklarını bilinmiyor. Üstelik çıkartılan aflarla kaçak yapılar affediliyor.

“Ciddi bir sistem problemi var” diyen Gökçe, “Belediyelerde var olan projeleri çekip deprem yönetmeliği çerçevesinde incelersen önemli bir kısmının deprem yönetmeliklerine uygun yapılmadığının ortaya çıkacağını düşünüyorum” yorumunda bulundu.

Depremin yaşandığı saatte ayakta olduğunu ve durumu anbean takip ettiğini aktaran Gökçe, “Kadıköy’de evimdeydim. O an dışarıya gidebileceğim güvenli bir alan olmadığını düşündüm. Deprem toplanma alanlarımız yok. İnsanların evleri sokaklardan daha güvenli hale gelmiştir. Şimdi dışarıya çıktığında olası bir depremde kafasına bir kiremit, bir tuğla mutlaka düşebilir veya yıkılan bir binanın altında kalabilir. Dolayısıyla bir depremde İstanbul’da sokakta olmak evde olmaktan daha güvenli olmayacak. Emin olun son deprem gece değil de gündüz olsaydı daha çok yaralanma olurdu” diye konuştu.

“Artan inşaat maliyetleri ve yüksek kiralar, depreme karşı dönüşümü zorlaştırıyor”

Uzmanlar, depreme karşı en etkili yöntemin güvenli ve sağlam yapılar inşa etmekten geçtiğini ısrarlı bir şekilde dile getiriyor.

Ancak inşaat maliyetlerindeki artış ve kiraların yüksekliğinin de hesaba katılmasıyla bunun pek kolay olmadığı aşikar.

Artık insanlar depreme karşı can güvenlikleriyle cepleri arasında sıkışmış durumda.

Bu tabloya rağmen insanlara “evlerinizi güçlendirin, dönüşüm uygulayın” dendiğini hatırlatan Gökçe, şunları söyledi:

İnşaat maliyetleri artmış durumda. İstanbul’da birçok insan orta veya dar gelirli. Kiraların bu kadar fahiş olduğu bir ortamda devletin verdiği bin 500 liralık kira desteğiyle insanlar, kentsel dönüşüm halinde nasıl kirasını karşılayacak? İstanbul’da neredeyse 7-8 bin liradan düşük ev yok. Devlet sağa sola para harcayana kadar deprem vergilerinden vatandaşa gerçekten destek olarak 20 yıllık süreçte eski binaların yenilenmesini veya güçlendirilmesini sağlayabilirdi. Deprem güvenliği olmayan yapıların yıkılıp yeniden yapılmasına yönelik olarak devlet mutlaka ve mutlaka dar gelirli insanlara destek olmalıdır.

HABERİN DEVAMI İÇİN TIKLAYIN!