Danıştay, Fikirtepe’yi iptal ederse ne olacak?
Danıştay, Fikirtepe için iptal kararı verirse ne olacak? Kentsel dönüşümde en çok merak edilen soruyu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürü Yavuz Erdal Kayapınar’a sorduk. Planlama Genel Müdürü Kayapınar, imarpanosu.com Genel Yayın Yönetmeni Emre Kulcanay’ın, Fikirtepe için ‘B Planları’nın ne olduğuna dair sorusuna yanıt verdi… İşte Kayapınar’ın Kentsel Dönüşümde Yeni Yaklaşımlar panelinde yaptığı konuşmanın tam metni…
Emre Kulcanay / imarpanosu.com – ÖZEL HABER-
Danıştay, Fikirtepe kentsel dönüşüm için iptal kararı verirse ne olacak? Fikirtepe için Bakanlar Kurulu’nun verdiği riskli alan kararı iptal edilirse, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın B Planı ne olacak?. Bu soruyu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürü Yavuz Erdal Kayapınar’a yönelttik… Kayapınar’ın cevabı, İTÜ Taşkışla’da önceki gün gerçekleştirilen Kentsel Dönüşümde Yeni Yaklaşımlar panelinde yaptığı ve çok önemli açıklamalarda bulunduğu konuşmasının sonunda yer alıyor…
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürü Yavuz Erdal Kayapınar, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER), Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın desteğiyle İTÜ Taşkışla binasında önceki gün (10 Mart 2015, Çarşamba) düzenlenen Kentsel Dönüşümde Yeni Yaklaşımlar panelinin öğleden sonraki ikinci oturumunda konuştu. Kayapınar, kentsel dönüşüm, riskli alan, yeşil alanlar ve rant vergisi konularında çok önemli açıklamalar yaptı. İşte Mekansal Planlama Genel Müdürü Kayapınar’ın konuşmasının tam metni ve Fikirtepe’ye dair sorumuza verdiği cevap…
“1983 yılında bu okulda eğitimime başladım. Bu kürsüye gelişim ikinci kez… 1984’de bu anlamda bir panel vardı, ben ikinci sınıftaydım rahmetli Gündüz Öneş hocam oturum başkanlığı yapıyordu. Gülden Erkut hocama “Ben de konuşmak istiyorum” dedim. O da sağolsun çok destek verdi, o gün bugün konuşuyoruz.
‘Dönüşüm kürsüden başlasın’ esprisi…
Bir de özellikle mimarlara, iç mimarlara, sonra da endüstriyel tasarımcılara sesleniyorum; lütfen burada herkes Gürsel Hocam (Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Başkanı Prof. Dr. Gürsel Öngören) gibi 1,85 cm boyunda değil. Kürsüleri 1,50-1,60 cm boyundaki insanlara da göre yapsınlar. Dönüşüm burada başlıyor işte.
Mekansal Planlama Müdürlüğü ne yapıyor?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü olarak büyük bir sorumluluğun altında bulunuyoruz. Bakanlık olarak en üst ölçekten, en alt ölçeğe kadar kanun çerçevesinde verilen yetkileri yerel idarelerle paylaşarak kullanıyoruz. Burada önemli olan üst ölçekteki planların doğru yapılması, yerel idareler ve özel idareler o planlara göre hareket ediyorlar. Eğer baştan temelin yanlışsa, o iş de yanlış gidiyor. Bu işi düzeltmek de daha sonra zor oluyor.
Kentsel dönüşüm kısmına geldiğimizde bu iş nasıl hazırlanıyor da bize geliyor, önce bunu ifade etmek lazım:
Altyapı Hizmetleri ve Kentsel Dönüşüm Genel Müdürümüz Vedad Bey bahsetti, bir alan riskli alan – rezerv yapı alanı ilan edileceği zaman bu alanla ilgili birtakım analiz çalışmaları yapılıyor, daha sonra Bakanlar Kurulu’na gidiyor, Bakanlar Kurulu’ndan çıktıktan sonra Altyapı Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü burada hak sahipleriyle ilgili çalışmalar yapıyor. Bunu da tamamladıktan sonra plan kısmı bize geliyor.
Bir alan, jeolojisinden ve üzerinde bulunan binalardan dolayı riskli alan ilan ediliyor.
Her durumda da Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü olarak riskli alanlarda jeolojik etüt raporunu hazırlatıyoruz. Bu jeolojik etüt raporuna göre; ayrıntılı jeolojik etüt gerektiren ve uygun alanlar çerçevesinde o plan kapsamında yapılar yapılırken hangi önlemlerin alınması gerektiğini de vurguluyoruz.
Burada, kentsel dönüşüme girdikten sonra kentsel tasarımın çok önemli olduğunu ve bunun yokluğunu şu anda hissediyoruz. Biz bunu yönetmeliklerde tartışırken, usul ve esasları belirlemeye çalışırken, bu dışarıdan sanki bir planlama kademesi gibi algılandı; böyle bir şey yok. İmar planını yaparsınız, kentsel tasarıma gidersiniz, oradan da geri dönmeniz gerekiyor. Yani planı yapmakla iş bitmiyor, bununla ilgili kentsel tasarımını yapmanız gerekiyor çünkü planla ilgili bazı yanlışları kentsel tasarım aşamasında görebiliyorsunuz.
“Panelin adı ‘Kentsel Dönüşümde Durum Tespiti’ olmalıydı”
Kentsel Dönüşümde Yeni Yaklaşımlar… Kentsel dönüşüm Türkiye’de 2-3 yıllık bir şey. Biz okula başladığımızda kentsel yenileme diye bir kavram vardı; bu da çöküntü alanları, metruk alanlar ve dokusu eskimiş alanlarla ilgiliydi… Bu 3 yıldır kentsel dönüşüm diye bunun adını koyduk. “Kentsel Dönüşümde Yeni Yaklaşımlar” panelinin adı, bence “Kentsel Dönüşümde Durum Tespiti” olmalıydı. Çünkü bu daha eskimedi. Herkes daha ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Bu anlamda ülkemizde, yani muhtelif belediyelerde, bir çok alanda kentsel dönüşüm çalışmaları yapılıyor. Özellikle yerel idarelerle birlikte biz bu çalışmaları yürütmeye çalışıyoruz. Çok uzun da bir süreç, çok kolay da olmuyor, zaman alıyor; kurumlara görüş sormak zorundasınız. Çok meşakkatli olduğunu görmek lazım.
Neydi burada hep düşündüğümüz? Kanunun içeriğine baktığımızda; ‘afet odaklı’ diye düşünüyoruz. Bu durum bize bir fırsat vermeli. Biz de bunu fırsat olarak görüyoruz. Bugüne kadar planlarımız yok muydu? Vardı… Ben buna “planlı plansızlık” diyorum. Bu anlamda planlara göre yanlış geliştirilmiş, yanlış yapılmış hususları düzeltmek adına bir fırsat olarak görüyorum.
Sadece bir binanın yapı kalitesini yükseltmek değil, yani bir bina kendi başına çok enfes olabilir, bunu etrafıyla birlikte ele almak gerekiyor. Bu anlamda kentsel dönüşüm alanlarında bina kalitesini yükseltirken kentsel mekan kalitelerini de arttırarak yükseltmek zorundayız.
Ben şuna benzetiyorum; mimar bir daireyi planlarken asıl ihtiyaç analizini yapıp “Senin neye ihtiyacın var kullanıcı?” diyerek analizini yaptıktan sonra binanın tasarımını öyle yapıyorsa, biz de o binadan dışarı çıkıp orada bir toplumu, nüfusu oluşturan insanların ihtiyacı nedir? Bunu ortaya koymamız gerekir. Böyle çalışmak istiyoruz. Ancak şunu söyleyebilirim, her yerde bu yönetmeliklerde kanunlarda belirlenen standartları sağlamak mümkün olmuyor. Nedir? Kişi başı 14-15 metrekare yeşil alan…
“Kentsel dönüşümde planlarında 8-10 metrekare yeşil alanı tutturmaya çalışıyoruz”
Kentsel dönüşüm alanlarında kişi başı 14 metrekare yeşil alan yok. Biz bunu asgari düzeyde tutturmaya çalışıyoruz. 14 metrekare değil de en azından daha önce olmayan 10 metrekareyi, 8 metrekareyi tutturmaya çalışıyoruz.
Kentsel dönüşüm alanlarını, ben bir şehir bütününde düşündüğümde bir insana benzetiyorum. İnsanın bir yerinde bir hastalık varsa o hastalığı tespit ettikten sonra müdahale etmek için konsültasyon yapıyorsunuz. Başka bir yerlerde bir sorun var mı? Herhangi bir şehrin bir yerindeki riskli alanı hücre olarak kabul edelim, sadece onu kendi başına değerlendirdiğinizde, enfes… Ama etrafıyla birlikte değerlendirdiğinizde hiç de öyle baktığınız gibi kolay değil. Öncelikle Bakanlık olarak biz kentsel dönüşüm çalışmalarını yaparken etrafıyla birlikte değerlendirme yolunu tercih ediyoruz. Burada Gaziosmanpaşa Belediyemiz öncelikle bir master plan çalışması yaptı, -her tarafta böyle olması lazım- hücre hücre değil, şehrin genelinde riskli alanlar neresidir? Önce nereye müdahale edilmesi gerekir bunu etap etap yapmamız gerekiyor.
“Şehir plancıları, yüzde 40 bedelsiz alma imkanımızı kullanın!”
Sabahki konuşmasında Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman arkadaşımız, “Şehirlerde kamunun elinde olan yeşil alan bulamıyoruz” dedi, doğrudur… Ben de şehir plancısı arkadaşlardan istirhamım şudur:
İmar Kanunu’nda madem yüzde 40 bedelsiz alma imkanımız var; lütfen bunu kullanın…
İmar planlarına baktığımızda yüzde 12, yüzde 15 alan ayırmışız. Neden Maliye’nin arazilerinde peşin alım ilan ediliyor? Neden Emlak (Milli Emlak) kazanıyor, burada da özel sektöre veriyoruz burada hep… Biz okulda böyle öğrendik hocam, devletin arazisi yeşil alan olur, yol olur… Yeni yaklaşım diyoruz, lütfen yüzde 40’lara kadar imkanımız varsa planlama çalışmalarında bunları kullanın.
Benim Mekansal Planlama Genel Müdürü olarak söyleyeceğim ilk şey budur.
“Köşe parseli getirip 7 kat isteyene o emsali vermiyoruz”
Riskli yapı kavramı, kanunda var ama bu riskli yapının bir adaletsizlik oluşturduğunu düşünüyorum ben. Bir ada üzerinde 10 tane parselin var, bir yapı riskli yapı ilan edilmiş. Bununla ilgili sen getiriyorsun, diyorsun ki “Bana emsal artışı ver, ben kanundan faydalanmak istiyorum”… Bir ada düşünün, binalar dört katlı… Siz köşe parseli getirip 7 kat, 8 kat verme yolunu tercih ediyorsunuz. Bakanlık olarak da bu yolu tercih etmiyoruz. Bu yolu kapadık. Ya ada bütününde, etrafıyla birlikte düşüneceksin, meri plan doğrultusunda dönüşümünü sağlayacaksın, tercihimiz budur.
“Can mı, mal mı?”
Diğer taraftan, tüm belediyelerden, özel sektörden, anlaşma yaparak Bakanlığa geliyorlar. Haliyle, dönüşümün ruhunda var herhalde, biraz daha yüksek kat alarak dönüşümü sağlamak… Şahsi düşüncem, şuna karar vermek gerekiyor; madem bu yapılar riskli, dayanıksız… Can mı, mal mı?.. Öncelikle buna karar vermek gerekiyor. Çürük bina, kentsel dönüşüme tabi tuttuğun anda senin canından öne geçmemesi lazım. Depremin – Allah korusun- ne zaman vuracağı belli olmaz. Bir ev yerine iki ev alacağım diye bütün sistemi tıkadığın zaman onun sorumlusu kim olacak? Bunu hepimizin düşünmesi lazım.
“Devlet 20 vadeyle faizsiz kentsel dönüşüm kredisi vermeli”
Ben bir süre Bakanlık’ta müşavirlik yaptım. O dönemde “Kentsel dönüşüm nedir?” bunu anlamaya çalıştım. Anadolu Üniversitesi’nde iki yıl Emlak Yönetimi Bölümü’nü okudum müteahhitleri, emlakçıları, pazarlamacıyı anlamak için… İstek-ihtiyaç nedir anlamak için… Şimdi bizim kentsel dönüşüme tabi tuttuğumuz alanlarda ihtiyacımız değil, ihtirasımızı ön plana çıkarıyoruz. Bir alan kentsel dönüşüme tabi olduğunda hemen herkes burası rant üretecek bir yer diye düşünüyor, böyle bir algı var. Bu algıyı hep beraber kırmamız gerekiyor. İsterim ki, devletimiz bu dönüşüm alanlarında, riskli yapılarda, belli bir kaynak ayırıp destek verebilsin.
Örneğin, bu binanın maliyeti nedir, şu kadar… Sana 20 yıl vadeyle faizsiz veriyorum arkadaş. Sosyal devlet anlayışı da budur, diye düşünüyorum.
Yeni yaklaşımdan ziyade öncelikle şimdiki durumu hazmetmemiz, geriye bakıp bunu düzeltmek için ne yapmamız gerektiğine bakmamız lazım.
“Belediye başkanları, rant vergisinde dikkatli olun!”
Bu yıllardan beri seslendirdiğimiz, kent rantının yine kentliye geri dönmesidir. Rant vergisinde şöyle bir tehlike var; kentsel dönüşüm alanları şu andaki taslak çalışmalarında rant vergisine tabi olmadı,
Burada belediye başkanlarımız dikkatli olmak durumundalar. Belediyelerin de gelire ihtiyacı var; buradan belediyeye gelir temin edeyim, yüzde 40’ını ben alayım, belediyeye kaynak olsun, diye düşünüp sosyal ve ekonomik altyapıyı göz ardı ederse o zaman vay geldi şehirlerimizin haline… Burada bu tehlikeyi ben seslendiriyorum, dolayısıyla özellikle belediye başkanlarımızın dikkatli olması gerekiyor.”
Danıştay Fikirtepe’yi iptal ederse, Bakanlığın B Planı ne?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürü Yavuz Erdal Kayapınar, panelin sonundaki soru-cevap bölümünde imarpanosu.com Genel Yayın Yönetmeni Emre Kulcanay’ın “Fikirtepe riskli alan kararı ve kentsel dönüşüm, Danıştay 6. Daire’de iptal edilirse ne olacak? B Planınız nedir?” şeklindeki sorusuna şu cevabı verdi;
“Bu konu, Altyapı Hizmetleri ve Kentsel Dönüşüm Müdürü Vedad Gürgen Bey’in konusu… Danıştay iptal ettikten sonra görüşürüz“…