İnşaat yıkılırsa altında yoksullar kalır! VİDEO

İnşaat sektörü, konut krizi ve 'fahiş kira' suçlaması ile karşı karşıya... Peki çözüm ne? Ekonomist Murat Sururi Özbülbül uyarıyor: İnşaat sektörü batarsa altında dar gelirli insanlar kalır!".. İşte Özbülbül'ün o uyarısı ve EKTV'de paylaştığı analizler...

İnşaat sektörü maliyet sorunlarının yanında satış ve kiralama fiyatlarının yüksekliğiyle boğuşuyor. Ekonomist Murat Sururi Özbülbül, imarpanosu.com Genel Yayın Yönetmeni Emre Kulcanay’ın Youtube kanalı EK TV’de önemli açıklamalar yaptı. Konut fiyatları ve ‘fahiş kira zamları’ eleştirilerine değinen Özbülbül, konut krizine çare arayan üç bakanlığın bulduğu formülleri ve Hollanda modelini değerlendirdi. İşte Ekonomist Murat Sururi Özbülbül’ün konut krizi yorumu ve “İnşaat sektörünü batırırsınız” başlıklı o yazısı…

MURAT SURURİ ÖZBÜLBÜL, EKTV’DE 

Konut krizi ile karşı karşıyayız. Konut fiyatları ne satın almada ne de kiralamada erişilebilir fiyatlarda sunuluyor. Üstelik yerli ve milli paramız Türk Lirası (TL), yabancı paralar Dolar ve Euro karşısında eriyor; dünya ile aramızdaki makas açılıyor. Anayasa ile koruma altına alınan barınma hakkı, enflasyon ve vahşi kapitalizmin kâr hırsı ile elimizden alınıyor. Konutta satın alma ve kiralama krizini ekonomist Murat Sururi Özbülbül ile konuştuk. İşte o video…

“İNŞAAT SEKTÖRÜNÜ BATIRIRSINIZ”

En yakıcı gündemimiz elbette ki konut ve kira fiyatlarının yüksekliği, özellikle de dar gelirlilerin konuta ulaşamaması, barınma sorunudur.
Eğer bu sorunun kaynağını doğru tespit edip, doğru çözüm yolunu bulamazsak emin olun ki durum bugünkünden de kötü bir hal alacaktır.

Sorunun kaynağı hakkında herhangi bir bilgisi ya da fikri olmayan birçok aklı evvel efendim kira ve satış fiyatlarına tavan uygularsak sorun çözülür diye çıkmış ahkâm kesiyor. Bunların üç beş kalabalık gördü mü “ibret-i âlem için sallandıracaksın üçünü beşini meydanda bak ne enflasyon kalır ne de karaborsa” diye konuşan kahve ekonomistlerinden hiçbir farkı yoktur.

Bakınız bu sorunu yaratan temel etken; Türkiye’de gelir seviyelerinin aşırı düşüklüğüdür. Konut satış ve kira fiyatları kontrolsüz yükselen enflasyon yüzünden hızla artmakta fakat gelir seviyeleri aynı paralelde artmamaktadır. Çözmemiz gereken ana sorun buradadır; Türkiye bugün AKP iktidarı tarafından uygulanan enflasyonist politikaları terk etmeli, Türk Lirasının değer kaybı durdurulmalı ve olağanüstü miktarda düşen gelir seviyeleri acilen yükseltilmelidir.

Bakın Türkiye’de en düşük ücret seviyesi 1.500 – 2.000 euro seviyesine çekilse bugünkü emlak satış ve kira fiyatları herhangi bir çalışan için sorun olur mu? Elbette olmaz işte bu yüzden odaklanmamız gereken temel sorun gelir düşüklüğüdür. AKP iktidarına çıkıp bir Türk işçisi neden Fransız, İngiliz, Alman, İtalyan, Amerikan ve hatta Çin işçisinden bu kadar düşük ücrete çalışmak zorunda bırakılıyor? Diye sormamız gerekmektedir.

Konutların satış ve kira fiyatlarını yukarı çeken diğer bir etken ise AKP iktidarının ülkemize yönelik kontrolsüz göç ve mülteci kabul politikalarıdır. Türkiye’ye gelen milyonlarca insan büyük bir ek talep yaratmakta buda fiyatları yukarı çekmektedir. Bu talebin özellikle de daha düşük nitelikli ve göreceli olarak daha ucuz konutlara yönelmesi dar gelirli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının konuta erişimini sıkıntıya sokmaktadır.

Diğer yandan Türkiye’de enflasyonun seviyesi bile doğru olarak hesaplanamamaktadır ya da en azından kamuoyunda bu yönde bir düşünce oluşmuş ve beklentiler bu yönde şekillenmektedir. Enflasyon seviyesini doğru hesaplayıp, gelecekteki enflasyon oranını doğru olarak öngöremedikten sonra neyin ucuz, neyin pahalı olduğu, hangi mal ya da hizmette fahiş artış olduğu nasıl belirlenebilir?

Bir mülk sahibi mülkünü kiraya verirken geçmiş enflasyona bakar ve gelecekteki enflasyonu tahmin ederek kirayı öyle talep eder. Devletin resmi organları güvenilir hesap ve öngörü üretemiyorsa mülk sahibi olası en kötü senaryoyu hesaba alır ve talep edeceği kira bedelini ona göre belirler.

Mülkün satışı söz konusu olduğunda ise yeni inşaat maliyetlerine ve satış fiyatına bakar ve kararını ona göre verir. İnşaat maliyetleri yükselirken satış fiyatlarının yükselmemesini beklemek rasyonel akla, mantığa ve ekonominin kurallarına uymaz.

Ayrıca şunu da unutmamak gerekir özellikle pandemi döneminde öğrencilerin okullara devam edememesi ve birçok öğrenci evinin boşaltılması özellikle bu kesime hitap eden konut fiyatlarını yüksek enflasyona rağmen sabit tutmuş, hatta düşürmüştü. Şimdi üniversiteler açılıp talep yeniden canlanınca fiyatlar enflasyona (ama gerek enflasyona) endeksli olarak yükselmeye başladı.

AKP enflasyonu kontrol altına alıp Türk Lirasının değer kaybını durdurmak ve gelirleri artırmak yerine kiralara ve gayrimenkul satış fiyatlarına tavan getirmek gibi absürt ve akla aykırı işler ile oyuncaklanırsa inşaat sektörü gümler, neticede on binlerce şantiye kapanır, inşaata malzeme üreten binlerce fabrika batar ve milyonlarca inşaat işçisi işsiz kalır.

İktidar barınma sorununu çözebilmek için ücretler genel seviyesini artırmak yerine kira gelirlerine tavan uygulamaya kalkarsa bu bir çeşit gizli varlık vergisi olur. Gelir yaratamamanın bedeli gayrimenkul sahiplerine ödetilmeye çalışılırsa birikimlerini Türkiye’de gayrimenkul alarak değerlendiren yatırımcılar yönlerini yurt dışına çevirir gider Avrupa, Amerika hatta uzak doğuya yatırım yaparlar, Türkiye’den muazzam büyüklükte bir sermaye kaçışı yaşanır.

Konut kiralamaya ya da satın almaya çalışan dar gelirliler için konuta ulaşmak büsbütün zorlaşır ve hatta imkânsız bir hal alır.

Bu yüzden iktidarın akla ve ekonomik realiteye aykırı tavsiyeleri ciddiye almayarak barınma sorununu çözmek üzere planlı programlı doğru adımlar atması gerekmektedir.”