İstanbul Boğazı’nın geleceği ve kentsel dönüşüm
Geçtiğimiz hafta Üsküdar Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nde kentsel dönüşüm yapılması belediye meclisinde oy çokluğu ile kabul edildi. Fikirtepe’den sonra gündeme oturması beklenen İstanbul Boğazı’nın geleceği ile ilgili sorularımıza bu yazıda cevap aramaya çalışacağız…
Samim Hatipoğlu
Kronos Gayrimenkul Hizmetleri Kurucu Ortağı
1980’li yıllarda Kenan Evren Paşa’nın koydurduğu Boğaz Koruma Yasası ile belki dünyanın en özellikli yerleşim yeri olan Boğaziçi son 30 yılda betonlaşmadan bir nebze de olsa kurtuldu. Yıllarca Osmanlı döneminde devlet erkanının yazlık yalıları, sefaretlerin yazlık malikaneleri ve balıkçı kasabalarından oluşan İstanbul boğazı, cumhuriyetin ilk dönemlerinde yoğun bir göç aldı. Sarıyer, Üsküdar ve Beykoz gibi semtler coğrafyanın elverdiği yerlerde çarpık kentselleşmeye mağruz kaldı. İstanbul Boğazı’nın bu şekilde yerleşime açılmasının bir sebebi Osmanlı döneminde çıkan orman yangınları ve Boğaz sırtlarındaki kelleşmedir. Eski İstanbul fotoğraflarında net olarak gözüken bu kelleşme, endüstrileşmeden dolayı çıkan iş gücü ihtiyacı birleşince bir doğa harikası olan Boğaziçi’nde de yoğun bir nüfus artışı yaşandı.
Üçüncü Köprü ve Üçüncü Tünel Geçiş Projeleri’nin arkasından şimdi de Boğaziçi’nde kentsel dönüşüm başlıyor. Doğal olarak hepimizin aklına “Boğaz’ın dokunulmazlığı kalkıyor mu?” diye geliyor. Özellikle üzerine basarak söylemek isterim ki kentsel dönüşüm Boğaz öngörünümünü etkilemeyecek. Yapılan planlarda öngörünüm çizgisinin arkasında kalan bölgeler kentsel dönüşüme sokuluyor. Ön görünümde kalan çarpık kentleşme ise kentsel yenileme projeleri ile düzenli bir hale sokulması planlanıyor. Üsküdar’da başlayan kentsel dönüşümün Boğaziçi’ndeki diğer mahallelere dalga dalga yayılmasını bekleyebiliriz.
Ortada ne yazık ki fiili bir durum var, Gönül isterdi ki, Osmanlı dönemindeki gibi İstanbul bir kültür, eğitim ve idare merkezi olarak kalsaydı, endüstrileşme olmasaydı. O zaman emin olabilirsiniz ki İstanbul’daki gayrimenkul fiyatları, Floransa, Paris veya Barselona seviyelerinde olurdu. Turizm ağırlıklı durgun ve dingin bir kent olurdu. Fakat İstanbul’u şu anda yatırım için cazip hale getiren dinamik ekonomisinden ve metropolitan karakterinden de yoksun olurdu.
Kentsel dönüşüm ile yapılmak istenen fiili durumu iyileştirerek, kaliteli konut stoğunun arttırılması ve Boğaz hattının hem yerli hemde yabancı alıcılar için ulaşılabilir hale getirilmesidir. Örnek olarak Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’ni alırsak, neredeyse tamamında iskan yoktur. Eşsiz bir konuma sahip olan bu bölgede yapılacak olan konut projelerine çok ciddi talep olacağı aşikardır. Çengelköy ve Beylerbeyi sırtlarına yayılmış olan bu bölge Boğaz arka etkileşim alanında kalmaktadır. Ulus semtinin çoğu gibi aradan boğazı gören bu mahalle, üçüncü boğaz tüneli ile Avrupa yakasına bağlanacaktır.
Dileğimiz İstanbul şehrinin yükselen değerinin tüm yaşayanlara fayda getirmesi ve doğayı olumsuz etkilemeden daha yaşanabilir ve sürdürebilir bir şehir olmasıdır. Önümüzdeki hafta sürdürülebilirlik kavramın üzerine giderek, anlaşılması hem kolay, hem de zor olan bu konunun derinliklerini araştıracağız…
Eng. Samim Hatipoğlu, M.S.
Founding Partner / Kurucu Ortak
E-Mail: [email protected]
Web: www.krnsgayrimenkul.com
Facebook: facebook.com/samimhatipoglu.kronosgayrimenkul
Twitter: twitter.com/HatipogluSamim
Linkedin: tr.linkedin.com/pub/dir/Samim/Hatipoglu