Kentsel dönüşümde imar aykırılığına dikkat!
Kentsel dönüşüme giren binalarda, yapım dönemindeki imara aykırılıklar nedeniyle sahiplerine büyük bedeller çıkabiliyor. Yol işgali veya kaçak katlı binalar, kentsel dönüşüm kapsamına alındığında mülk sahipleri sürprizlerle karşılaşabiliyor.
Rant için imara aykırı inşa eden müteahhitlerden ve gerekli denetimi yapmayan belediyelerden hesap sormak ise pek mümkün olmuyor. Kentsel dönüşüm kapsamında her yıl başta İstanbul olmak üzere birçok şehirde binlerce bina yıkılıp yeniden inşa ediliyor. Independent Türkçe‘den Ali Kemal Erdem‘in özel haberi şöyle…
Ancak kentsel dönüşüm için süreç başladığında birçok kat maliki, binalarının bulunduğu alanın bir kısmının kamuya ait yola girdiğinden ilk defa haberdar oluyor.
Sonuç olarak binanın yıkımının ardından daha önce bina sınırları içinde olan ancak işgal edilmiş görülen kamu alanının büyüklüğüne göre daire başına onbinlerce liralara düşen meblağlar ödeniyor ve buna da “satın alma bedeli” deniyor.
Müteahhitle kentsel dönüşüm pazarlığına zayıf oturuluyor
Kentsel dönüşüme giren eski binalarda yaşayanların bazılarında, “satın alma bedeli” ödeyecek miktarlar bulunmayabiliyor.
O durumda mülk sahipleri ya borçlanılıyor ya da müteahhitle masaya oturulurken 1-0 mağlup başlıyor.
Durum böyle olunca kimi müteahhitler satın alma bedelini ödeme karşılığında binadaki hakkından fazlasını istiyor.
Kimisi de daire sahiplerine vereceği kira yardımı gibi bir hakkı, “satın alma bedelini ödeyeceğini” iddia ederek vermeyebiliyor.
Hem evden oldular hem de 100 bin lira satın alma bedeli ödediler
İstanbul’da ikamet eden Filiz Aker, bu konuda mağduriyet yaşayanlardan biri.
2019’da bina yöneticilerinin karot testine başvurması sonucu çıkan yıkım kararıyla evlerinden olan Aker ve ailesi, o günden beri binanın yapılamaması nedeniyle evsiz kalmış durumda.
3 yılı aşkın bir süredir kirada yaşayan Aker ve ailesi, bu süreçte yıkılan binalarının 240 metrekare kamu arazisine girmesi gerekçesiyle daire başı düşen 100 bin liralık bedeli de ödemek zorunda kaldı.
Aker, bu durumu şöyle anlattı:
O günlere tanık olan bir toprak sahibinin anlattığına göre müteahhit bina yaparken kaçak 2 kat çıkmış. Belediye de ‘binayı yıkmayacağım ancak metrekareden keseceğini’ söylemiş. Tabii ben o günlere tanık olmadım. Toprak sahibinin iddiası bu şekilde. Sonuçta biz, 240 metrekareyi satın aldık. Daire başına düşen 100 bin lirayı bu krizde toplamak için uğraştık. 14 daire belediyeye 1 milyon 400 bin ödedik.
Aker ve ailesinin karşılaştığı bu durumu pek çok kişi yaşayabiliyor.
Müteahhit ve belediyenin hatasını neden yıllar sonra malikler ödüyor?
Bu konuda yaşanan en büyük itiraz ise şu şekilde.
Yol işgallerinin ya da kaçak kat çıkılması binaların yapıldığı döneme ait.
Genellikle 1970, 1980 ve 1990 yapımı kimi binalarda bazı müteahhitler planda belirtilen alanın dışına taşmış olabiliyor.
O gün denetlemekle görevli belediyelerin ihmali bazen de kimi görevlilerin suiistimali de bu ihlallere zemin yarattı.
Çünkü yapılan inşaatın denetimi zamanında yapılmayarak projeye uygun yapılıp yapılmadığı erkenden tespit edilmedi.
Ancak inşaat bittikten sonra binanın ne kadar yola girdiği belediye kayıtlarına girdi.
Tabi bu noktada akıllara takılan soru inşaatı yapan müteahhidin bir hatasının veya denetlemekle görevli belediyenin ihmalinin belki yıllar sonra o binadan daire alan insanlar tarafından neden ödendiği sorusu.