Uğur Dumankaya: “Günde 1,5 saat kitap okur, 10 bin adım yürürüm”
İnşaat sektörü son yıllarda Türkiye ekonomisinin adeta lokomotifi olmuş durumda. Bu sektörün en büyüklerinden biri de Dumankaya İnşaat.
Halen İstanbul’un beş ayrı bölgesinde sekiz ayrı projenin satışını sürdüren Dumankaya İnşaat, aynı zamanda Galatasaray’ın forma reklamlarını da aldı. MedyaMola olarak Her yıl binlerce konut inşa eden ve son derece yüksek bir satış oranı yakalayan Dumankaya’nın patronu Uğur Dumankaya’yla, sektörün çok dışında, tamamen insani bir söyleşi gerçekleştirdik. Ve açıkçası, yoğun iş temposuna rağmen özel hayatında yaptıklarına imrendik…
İnşaat sektörünün en büyük isimlerinden Uğur Dumankaya:
“GÜNDE 1,5 SAAT KİTAP OKUR, 10 BİN ADIM YÜRÜRÜM”
İnşaat sektörü son yıllarda Türkiye ekonomisinin adeta lokomotifi olmuş durumda. Bu sektörün en büyüklerinden biri de Dumankaya İnşaat. Halen İstanbul’un beş ayrı bölgesinde sekiz ayrı projenin satışını sürdüren Dumankaya İnşaat, aynı zamanda Galatasaray’ın forma reklamlarını da aldı. MedyaMola olarak Her yıl binlerce konut inşa eden ve son derece yüksek bir satış oranı yakalayan Dumankaya’nın patronu Uğur Dumankaya’yla, sektörün çok dışında, tamamen insani bir söyleşi gerçekleştirdik. Ve açıkçası, yoğun iş temposuna rağmen özel hayatında yaptıklarına imrendik…
MedyaMola: Öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Uğur Dumankaya: 1970 İstanbul Kartal doğumluyum. Lisans eğitimimi Bilkent Üniversitesi’nde, yüksek lisansımı ise İstanbul Üniversitesi’nde tamamladım. 1994 yılından itibaren de Dumankaya’da göreve başlayarak çeşitli görevler üstlendim. 2013 yılından bu yana da Dumankaya Yönetim Kurulu Başkanı’yım. Evliyim ve dört çocuk babasıyım.
İKİ YENİ PROJE GELİYOR
MM: Dumankaya İnşaat 2016’da neler yapacak? Projeleri ve hedefleri neler?
UD: 2016 yılı içinde Anadolu yakasında Kartal sahili, Maltepe ve Sancaktepe olmak üzere üç ayrı lokasyonda, Avrupa yakasında ise Halkalı ve Esenyurt-Bahçeşehir olmak üzere iki farklı lokasyonda, yani toplamda İstanbul’un beş farklı bölgesinde toplam 8 farklı projede satışlarımıza devam edeceğiz. Bundan başka 2016 yılında asıl önceliğimiz sürdürülebilir büyüme ve verimlilik olacak. Bu süreçte iki yeni projeyi hayata geçirmeyi planlıyoruz. Nisan 2016 civarında Fikirtepe projemizi hayata geçireceğiz. Bu projenin büyüklüğü 385 milyon lira kadar. Ağustos 2016 tarihi civarında ise Gebze projesini tanıtacağız ki, bu da yaklaşık 800 milyon lira yatırım bedeline sahip. Dolayısıyla 2016 yılında yaklaşık 1,2 milyar lira civarında bir yatırım öngörüyoruz. Ciro hedefimiz ise toplam 750 milyon lira. Bu yıl, artan rekabet ortamında bu yıl da geliştireceğimiz yeni iş yapış modelleri ile güçlenip büyümeyi sürdüreceğiz.
EN İYİ DERSİM MATEMATİK İDİ
MM: Aslen nerelisiniz? Memleketinize ne kadar sıklıkta gidersiniz? Gittiğinizde neler yaparsınız?
UD: Biz aslen Rizeliyiz. Memleketime yılda en az bir kere gitmeye çalışıyorum. Gittiğimde de oranın kültürel atmosferinden ve doğasından oldukça etkileniyorum. İstanbul’da doğup büyümüş biri olarak dedelerimin yaşadığı toprakların yemek kültürüne, doğasına, insanlarına ve kendine has şivesine hayranlık duyuyorum. Ayrıca Rize’nin yeşil yaylaları, İstanbul gibi bir şehirde yaşayan benim gibi insanlara, özellikle psikolojik manada çok iyi geliyor. Rize’den İstanbul’a tamamen dinlenmiş olarak dönüyorum.
MM: Eğitim hayatınızı kısaca özetler misiniz? En iyi ve en kötü dersleriniz hangileriydi?
UD: Üniversite eğitimimi Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nde tamamladım. Daha sonra İstanbul Üniversitesi’nde İşletmecilik İhtisas Yönetimi üzerine master yaptım. Okul hayatım boyunca en kötü dersim fizikti, en iyi dersim ise matematikti. Tabi bu derslerdeki performansımla hocalarımın ders içindeki tutumuyla doğrudan orantılı olduğunu düşünüyorum. Zira o yaşlardaki bir gencin dersi sevip sevmemesi, dersin öğretmeninin o dersi sevdirebilip sevdirememesiyle de alakalı bence. Öğretmen iyi, başarılı ve kaliteli bir öğretmense, dersini iyi anlatıyor ve öğrencinin dikkatini üzerinde toplayabiliyorsa, öğrenci de dersi o oranda sevebiliyor.
Eğitim yaşamımda lise yıllarımın yeri ayrıdır. Aradan yıllar geçmesine karşın hâlâ lisedeki arkadaşlarımla görüşürüm. Liseden 20 kişilik bir grubuz ve çoğuyla çok önemli anılarım var. Tabii lise dönemi çoğu kişinin unutamadığı zamanlardır, o kesin. Ben de tahsilimi tam gün olarak 4 yıl boyunca yaptım, sayısız anı biriktirdim.
KÜLTÜR TURLARI DAHA ÇOK İLGİMİ ÇEKİYOR
MM: Ailenize ve kendinize nasıl vakit ayırıyorsunuz ve bu zamanı nasıl geçiriyorsunuz?
UD: Bu yoğun iş temposu içinde aileme de kendime de azami derecede vakit ayırmaya çalışıyorum ve sanırım bunu da başarıyorum. Hafta içi olmasa da hafta sonunu güzel değerlendirdiğimi düşünüyorum. Ailemle hafta sonları gerçekten kaliteli ve güzel zaman geçiriyoruz. Sık sık olmasa da bazı hafta sonları yurtdışı kaçamakları yapıyoruz ailecek. Bu gezilerde kültürel mekânları gezmek ve o tarihi atmosferi yaşamak bizim için apayrı bir deneyim. Zaten kayak, deniz-kum-güneş gibi tatil tercihlerinden ziyade hepimiz kültür turlarını tercih ediyoruz. Bundan başka yemek kültürünün olduğu, bizi şaşırtacak; yaşama duygumuzu, yaşamdan aldığımız hazzı artırabilecek mekânlarda bulunmak da hoşumuza gidiyor. Örneğin, tasarımı güçlü bir mekân yahut sinemadaki bir film bana farklı güzel duygular yaşatabiliyor.
Aile olarak akşam yemeklerinde, Pazar kahvaltılarında bir arada olmaya özellikle dikkat ediyoruz ve bu vakitlerde keyifli vakit geçiriyoruz.
Kendime ayırdığım zamana gelince, şahsen televizyondan çok kitabı tercih ediyorum mesela. Kitap okumaya günde yaklaşık bir buçuk saat vakit ayırmaya çalışıyorum. Günde 100 sayfa okuma hedefim oluyor. Her gün devam eden on bin adımlık yürüme aktivitelerimi hafta sonu yüzde yirmi-otuz artırmaya çalışıyorum. Sadece Pazar günleri benim tatil günüm olduğu için genelde evde dinleniyorum. Biliyorsunuz ben Galatasaray taraftarıyım. Hatta Dumankaya olarak Galatasaray’ın forma göğüs reklamı sponsoru olduk bu sezon. Bundan dolayı Pazar akşamları Galatasaray’ın maçı varsa ben de mutlaka TT Arena’dayım. Galatasaray’ın maçı yoksa da sinemaya gidiyorum.
TARİH ÖZEL İLGİ ALANIM
MM: Şahsen ilgilendiğiniz bir hobiniz var mı?
UD: Hobi olarak öyle ahşap boyama gibi uğraşlara sahip değilim ancak tarih bilimi çocukluğumdan beri benim özel ilgi alanım olmuştur. Osmanlı tarihi, Atatürk dönemi ve Cumhuriyet’in kuruluş dönemi, yani yakın tarihi incelemek benim çok hoşuma gidiyor. Özellikle de Cumhuriyet’in kuruluşu sürecinde perde arkasında gelişen olayları incelemek benim çok ilgimi çekiyor. Bunun yanında Sultan II. Abdülhamit ve Yavuz Sultan Selim dönemi tarihi olayları çok ilgimi çekiyor. Bu konularla ilgili yılda ortalama dört kitap okuyorum.
MM: Sanatla ne kadar ilgilisiniz?
UD: Sanat alanında belki de mesleğimin ve aldığım eğitimin getirdiği etkiyle mimariyle yakından ilgiliyim. Estetik inşa edilmiş mimari yapılar beni ziyadesiyle kendine çekiyor. Özellikle Avrupa’ya yaptığım seyahatlerde mimari yapıları incelemek için uzun yürüyüşler, geziler yapıyorum.